11° Açık

Adı Aşk 15

Gündem - 26/10/2022 11:09 A A

İnsan zannediyor ki evlendim, evimi, yuvamı kurdum, mutluyum ama öyle olmuyor maalesef. Evliliğimizin üçüncü günüydü; 1979’ un son günleri, kış olmasına rağmen güneşli ve güzel bir günde, sabah kahvaltısını yapıp sandalyeleri dışarıya çıkarıp oturduk, yeni evliliğin verdiği heyecanla. Hanım çay yapıp getirdi, sohbet ederek içiyoruz. Eh! Artık evli bir delikanlıyım, çayım demlenip bardakta sunulmuş, alışılmadık bir duygu. Tam bu sırada kapı komşumuz, arkadaşım Ahmet’in annesi geldi. Buyur ettik, sandalye getirdi hanım: “Oturmayacağım.” dedi Maraşlı oldukları için edem diye konuşurlardı: “Edem, bizim Ahmet sana bir tane tülbent camekanı getirmiş ya onu geri vereceksin ya da dört yüz lira parasını vereceksin.” deyince hem şok oldum hem de hanımın yanında mahcup oldum. Kadına dönüp: “Gülsüm Teyze, onu bana Ahmet düğün hediyesi olarak yaptı, getirdi.” deyince kadın: “Ha edem, nerde görülmüş komşuya dört yüz liralık düğün hediyesi? Biz yakın akrabamıza bile yüz lira götürmüyoruz!” deyince renkten renge girdim, çünkü param yoktu. Böyle bir şey de beklemiyordum, daha ilk günlerimde bu durumlara düşmem beni kahrediyordu. Ben kafamı öne eğip, ne yapabilirim diye düşünürken, hanım içeri gidip cemekanı boşaltıp getirmişti bile. Kadının eline tutuştururken, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Az sonra hanım, hiç bir şey olmamış gibi çayları tazeleyip yanıma oturdu. Ben kafamı kaldırıp bakamıyordum, mahcubiyetten. Durumu anlayan hanım: “ Küs müyüz? dedi. “hayır, sana karşı mahcubum.” dedim: “hiç de mahcup değilsin, bir mahcup olacak varsa o da arkadaşın Ahmet, onu da silersin olur biter. Bu gibi şeyler bizim mutluluğumuza engel olamaz, biliyorum biraz maddi sıkıntımız var ama biz beraber olunca bunun da üstesinden geleceğiz.” Bir gün sonraydı; anam, abim hep beraber kahvaltı yapıyorduk. Kapı çalındı, yine komşumuz Meryem Abla: “Buyur içeriye gel.” dedim: “ Yok oğlum, işim var gideceğim. İbrahim Emmi’n düğün yemeği için bir eşek yükü odun getirmiş, onun parasına geldim.” Cepte kuruş yok, birbirimize baktık. İçimden dedim: “ Bu ne yahu! Sanki beni rezil etmek için sıraya girmişler, ne var yani, işe başlayıp haftalığı alıp verecektim.” yavaşça kalktım yerimden. Zaten yemek boğazıma düğümlenmişti. Ani bir kararla Meryem Abla’ya bekle, deyip yine köylümüzün hanımı olan Hüsne Abla’ya gidip utana sıkıla gerekli parayı istedim. Sağ olsun hemen getirip verdi. Ben de acele gelip evin önünde bekleyen Meryem Abla’ya verip yolladım. Sonra odaya girip sigaramı alıp dışarıya çıkıp sıkıntımı ondan alırcasına arka arkaya, derin derin çekmeye başladım. Az sonra hanım geldi, yanıma: “Kahvaltını yarım bıraktın.”dedi, acı acı gülümseyerek: “ Fazlasıyla yedim daha ne yiyeyim ki!” dedim. Bir haftalık izin bitmiş, işimin başına dönme zamanı gelmişti. Pazartesi, sabah namazını kılıp kahvaltımı yapıp, bisikletime binip işyerinin yolunu tuttum. O gün akşam, sanki akşam olmadı. Demek ki yeni evliliğin heyecanını üzerimden atamamıştım. Nihayet hafta sonu gelmiş, biraz da fazladan, haftalığımı alıp ufak tefek borçları dağıtarak, eve de bir şeyler alarak vardım. Akşam hep birlikte otururken bir ara gözüm bir pakete ilişti, içim cız diye geçti. Geçen hafta verilmesi gereken gelinlik, parasızlık yüzünden kalmıştı. Pazartesi işe giderken onu da götürdüm. Sekiz yüz lira kirası vardı. Selam verip gelinlik mağazasına girdiğim de; mağaza sahibi, selamı bile almadan: “ Nerde kaldın be adam! Geçen hafta getirmen gerekmiyor muydu? Şimdi bana sekiz yüz daha verebilecek misin?” Oysa daha askıda onlarca gelinlik vardı. Usulca parayı bırakıp boynumu büküp yürüdüm. Çok rencide oldum, üzüldüm, istemeyerek de olsa gözlerim yaşardı. Bir kez daha mağlup olmuştum, bu vaziyette işe gidemezdim. Önce bir parka gittim, bir bankın üzerine oturup bir sigara yakıp, eli kulağa atıp, mırıldanır bir şekilde şu serzenişte bulundum:

Kendime yepyeni bir sayfa açtım

Muhtaç etme beni nâmert kuluna

Senin men ettiğin her şeyden geçtim

Nasuh tövbesiyle döndüm yoluna.

Muhannete garip boynum büktürme

Çaresiz dert verip çokça çektirme

Acılarla kanlı yaşlar döktürme

Razıyım ben eski yırtık çuluna.

Sen ki kimsesizin kimsesi sensin

Ağlayan gözlerim birazcık gülsün

Özlemim mutluluk beni de bulsun

Bülbülümü kondur gülün dalına.

Yıllardır çektiğim bu çile bitsin

Yansın bu ocağım dumanım tütsün

Dağılsın başımdan efkarım gitsin

Göz diktirme elin haram malına.

Her daim yüzümü sana dönder

Dara düştüğümde bir çare gönder

Resulden başkasını ettirme önder

Muhannetin kısmet etme külünü.

Yeydani’yim arzuhalim sanadır

Gayrı istikamet Haktan yanadır

Ağır sözler yaram deşer kanadır

Sen düşürme cümle alem diline.

İşyerine vardığımda ocaklar yanmış, lokum sucuklar, akideli şekerler, pişiyordu. Usta başı Rıza Usta, geç geleni sevmezdi ama ben yeni evli olduğum için hoş görmüş olacak ki hoş geldin, deyip gülümsedi. Benim işim draje leblebi yapmaktı. Kalfaydım, fedakarlık yapmam gerektiğini biliyordum. O nedenle pazar günleri çalışıyor, mesai almıyordum. Kamyonla şeker geldiğinde hamal çağırmıyor, kendim indiriyordum. Velhasıl, vazifem olmayan işleri de yapıyordum. Bana yapılan iyiliği unutamazdım.

O gün akşam iş çıkışı Ustabaşı Rıza Usta soyunma odasında, kıyafetini değişirken yanıma gelip: “Sen biraz bekle, senin için patronla görüşeceğim.” dedi. Ben de :”Olur ustam.” dedim. Patronlar görev değişikliği yapmış, Hasan Hüseyin, muhasebe ve personele bakıyor, Niyazi Dayı servise gidiyor, satış işine bakıyordu. İşçiler gittikten sonra Rıza Usta’yla, Hasan Hüseyin Dayı’nın yanına varıp oturduk. Hoşbeşten sonra Rıza Usta, patrona dönüp: “Biliyorsun; Mustafa yeni düğün yaptı, aşırı bir borcu var, onun için haftalığına zam yapacaksın.” patron: “ elli lira yaparım.” dedi, Rıza Usta itiraz edip: “Mustafa şu anda bin yüz lira alıyor, onu bin üç yüzelli yapacaksın, hem senin borcunu ödesin hem de evini geçindirsin. Vallahi Mustafa da hak ediyor, tek başına leblebi şeker, yapıyor hariçten düşen işleri de görüyor.” deyince patron da gönüllü gönülsüz kabul etti. Artık maddi olarak biraz daha rahattım, ikisine de teşekkür edip mutlu bir şekilde evin yolunu tuttum.

 

 

 

 

 

 

 

 

Gündem - 11:09 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.