Sosyal medya değil sosyal facia…!
Yıllardır yazıyorum. Adına sözde “sosyal medya” denilen ‘dedikodu çöplüğü’ ne medyadır, ne de sosyaldir. Başına ‘sosyal’ koyduğunuzda insanı, sonuna ‘medya’ getirdiğinizde basını bitirmiş olursunuz. Ancak olan oldu. Geriye dönüp ismini değiştirmek mümkün değil. Bu şekilde bilindi artık…
Eğer bu sanal dedikodu ortamını ‘medya’ haline dönüştürecek isek, o zaman çok acil olarak çerçevesini çizen bir kanun hazırlamak gerekiyor.
Bu iktidarın ve geriye dönük diğer birçok iktidarın ‘medya yasaları’ hususunda ihmalleri oldu. Bunu sektör yöneticileri bilirler. Geçmişten bir örnekle anlatmaya çalışayım.
Benzer bir uygulama 1990 yılında yaşandı. Türkiye’nin ilk özel kanalı bu tarihte yayın hayatına başladı. Ardından 1,2,3 derken mantar gibi çoğaldılar. Ulusal, bölgesel, yerel… Bir anda yüzlerce radyo ve tv kuruldu. Bu radyo ve televizyonlar 3984 sayılı yasanın çıktığı 1994 yılına kadar yaklaşık olarak 4 yıl kanunsuz, kuralsız yayın yaptılar. Türkiye bu kanunsuz ve kuralsız yayınların bedelini ağır ödedi. Hala da ödemeye devam ediyor.
Şimdi başımızda ‘sosyal medya’ denilen bir facia var. İyi kullananlara bir şey dediğimiz yok. Ancak genel anlamda tam bir dedikodu makinası, tam bir iftira aracı, tam bir çirkeflik ortamı… Bu rezaletten, bu çirkeflikten herkes nasipleniyor. Sadece partiler, devlet büyükleri, politikacılar değil. Yediden yetmişe herkes. Bundan dolayı da tüm partilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkışına destek vermesi gerekiyor. Tıpkı ‘Bahçeli’ gibi…
Ancak bir sektör temsilcisi olarak hadiseyi sadece ‘sosyal medya’ olarak görmememiz gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin dört dörtlük bir medya yasasına ihtiyacı var. Dört başı mamur bir medya yasasını çıkarma vakti geldi de geçiyor bile… Eskiler bunu “efradını cami, ağyarını mani” şeklinde ifade ederler.
Gazetelerin ayrı, radyo ve televizyonların ayrı, çalışan gazetecilerin haklarının ayrı, internet medyasının ayrı yasalarda yer almadığı kapsamlı bir medya yasası…Eğer ‘medya’ olarak kabul edeceksek içine ‘sosyal medya’yı da alacak yeni bir düzenleme… Bunu bugün yapamayacaksak hiçbir zaman yapamayız.
Bakınız!. Geleneksel medya olarak sınıflandırdığımız eski popülaritesini kaybetmiş medya araçları olan gazete, radyo ve televizyonlar; kuruluşları ve işleyişleri yasa ile belirlenen araçlardır. Peki, internet medyası ve sosyal medyada bu var mı? Yok.
Herkesin açık isim ve adresini kullanarak açacağı, her şeyi şeffaf, kanunlara ve kurallara aykırı hareket ettiğinde yargılanabileceği bir ortam oluşturulmalı. Yoksa yapanın yanında kar kalacağı daha çoook facialar yaşayacağız. Ne ahlak kalacak, ne edep, ne insanlık…
Günümüzde insanlar haber ihtiyaçlarının büyük oranda internet haber sitelerinden karşılamaktalar. Buna rağmen ‘internet medyası’nın da bir yasası yok. Orada da sıkıntı büyük. Her önüne gelen internet haber sitesi açmamalı. Açanlardan tıpkı gazetelerde ve televizyonlarda olduğu gibi bazı şartlar aranmalı. Bu sektörde çalışanlar da gazeteci olarak tanımlanmalı ve basın kartı alma hakları olmalı.
Sosyal medya araçlarının sıkıntısı sadece ‘kişisel haklar’ da değil. Bunların tamamı ne vergi veriyor, ne RTÜK payı gibi bir pay ödüyor, ne de maliyenin diğer giderleri ile muhatap… Youtuberlerin dudak uçuklatan gelirlerini herkes biliyor. Herkes biliyor da, hiç kimse harekete geçmiyor.
Harekete geçme vakti.
NURETTİN BAY