Ömür Aşlığı
Benim yüreğimdeki ataşı yaylalar ve dağlar serinletir, yalnızlığımın türküsünü ters yel çığırır. İçimdeki uzakları buğday başakları yakınlaştırır. Tekerimin altından sağılan yollar özgürlüğümün bayrağıdır.
Susarım dinlerim dillendiririm ,eski günlerin samimiyetini hep zikrederim. Garardıkça is tutmuş yüreklerin ,ağladıkça kalay olacağı gözlere bir ışık aralarım.
Yol uzar gider ,kimini hasrete kimini gurbete kimini eskiye kimini hon pöçüğüne götürür.Buğday başakları salındıkça sarısıcakta bıldırcın fırlamaları ansızın ürpertir titretir yüreği ,tıpkı ekmeği gibi yufka yürekleri ulaştırır sılasına götürür.
Sıra beklerdi köylüler gışlık un için su değirmenlerinde, su vurdukça çarka daş deli gibi dönerdi. Gurbet eldeki sürgün bedenlerin hasret çarkı gibi. Daş döner un öğütürdü, hasret vurur gurbete yurek kosea olurdu.
Gelin bu taş bugün sizin için dönsün,torbanızda ne varsa verin değirmene.Geçmişiniz köye dairse ununuz aabba kirtik gibi çıkacaktır. Zahranız ne habenizde ne var bilmem taş dönüyor hızla yakmayın… Loş olurdu bekleme odası, içerden su sesi taş sesi yoğun gelirdi. Beklerken açılırdı çıkılar ,çıkardı azıklar, kimi ceviz kimi bulgur pilavı, kimi dut kurusu kimi çökelik kimi bir datlı söz koyardı. Ortalık undu ortam loştu ,bir nasırlı el gelir sofraya bir yaralı parmak giderdi. Bir şükür bin şüküre kavuşurdu. Un gibi bembeyaz olmuş hayatlar vardı, zaman taşında öğütülmüş. Mübarek insanlardı ,çoğu terki diyar etti.Derdi ekmeği idi bir sohum olsun halal olsun diyen ,içi yavan olsun, gatığı şükür olsun ,un gibi savrulsun ama dadı duzu paylaşmak olsun dıyen… Sabr işiydi un öğütmek, su ile taşı terbiye etmek dane dane buğdayı aşk ile ezmek, bembeyaz kefenlere sarıp musalla taşı sac da ahtarac oklava ile bir helallik almaktır. Kokusunu ta şuranda yüreğinde dağ taş ile içine çekip iç dünyanda bir dolaş gardaş başın döner at içine boşa döndürme…
Uzaklaştığımız geçmişimizden mahcup olan bir yüz olur. Köklerine hakim ol yozlaşma, özün de sözün de yola zarar vermeye…İyi tarafından bak hep her insana ve dahi kınama ,iddaa etme iddaa ettiğin ne varsa döner vurur sana…
Muhannetin karnı doysa pilava,
Hayrı bereketi tavada sanır.
Ulu kuşlar hiç görünmez gözüne,
Bir şahin olmuşum havada sanır.(Aşık Kusuri)