Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), beş daimi üyesi (Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin, Fransa ve Birleşik Krallık) veto yetkisi bulunmaktadır. Bu veto yetkisi, bu ülkelerin Konsey’de alınan kararları engelleme veya değiştirme hakkını beraberinde getirir. Bu durum, BMGK’nın karar alma sürecinde önemli bir etkileşim ve denge unsuru olarak kabul edilir.
BMGK’nın veto hakkı, II. Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan BM’nin kurucu üyeleri arasında adalet ve denge sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. Ancak, bu durum bazen eleştirilere neden olmuş ve BM sisteminin demokratik olmama eleştirilerini beraberinde getirmiştir. Beş daimi üye, uluslararası ilişkilerde belirleyici bir rol oynar ve bu durum, BM’nin güvenlikle ilgili konularda etkin bir şekilde hareket etmesini zorlaştırabilir.
Diğer 160 ülkenin oylamada geçersiz sayılması ise BMGK kararlarına geniş bir katılım sağlama amacıyla oluşturulan BM’nin demokratik yapısına yönelik bir eleştiri kaynağı olabilir. Bu durum, BM’nin çeşitli ülkelerin çıkarlarını ve endişelerini yeterince temsil edip etmediği konusunda sorular ortaya çıkarabilir. Bu eleştirilere karşı, BM sistemi içerisinde demokratikleşme çabaları ve reform tartışmaları da sıklıkla gündeme gelmektedir.
Ancak, BMGK’nın yapısal özellikleri ve veto hakkının devam eden tartışmalara rağmen, uluslararası güvenlik konularında etkin bir şekilde hareket etme kabiliyetini sürdürmektedir. BM, çatışma çözümü, barışı koruma, insan hakları ve uluslararası işbirliği gibi konularda önemli bir rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, BMGK’nın beş daimi üyesinin veto hakkı ve diğer 160 üyenin oylamada geçersiz sayılması konuları, uluslararası ilişkilerde denge ve etkinlik arasında bir denge kurma çabalarını yansıtmaktadır. Bu konudaki tartışmalar, uluslararası toplumun BM’nin yapısını daha adil ve etkili hale getirme çabalarını sürdürmesini sağlamaktadır.
“Dünya 5’ten büyüktür!” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kullandığı bu cümle ile BM yapısının ve sisteminin çarpıklığından bahsetmişti.