Hükümet fiyat artışlarının önüne geçmek için her türlü gayreti sarf ediyor. Son olarak gıdada yüzde 8
olan KDV yüzde 1’e düşürüldü. Bu, devlet maliyesi için büyük bir fedakârlık anlamına geliyor.
Devlet elinden geleni yaptı. Şimdi sıra toptan ve perakende satıcılarında. Onlar da karlarından bir
miktar fedakârlık yapsalar olmaz mı? Fazla değil onlar da fiyatları yüzde 3 düşürseler mesela… Bu
durumda tüm gıda etiketlerinde yüzde 10’luk bir indirim gerçekleşir. Bu da, orta ve dar gelirli kesimi
bir miktar rahatlatır.
Ben etiket fiyatlarının gerçek rakamları yansıtmadığı kanaatindeyim. Satıcılar ‘nasıl olsa yine zam
gelecek’ diye, indirimleri görmezden geliyor. Aralık ayında dolar 18 TL’ye yükseldi diye fiyatları
yükselen malları düşünün. Sonra hükümetin müdahalesi ile dolar 13 TL civarına düştü. Bu, en azından
yüzde 25’lik bir indirim anlamına geliyor. Peki, o fiyatı yükselen ürünlerden hangi birinin fiyatı bu
müdahaleden sonra dörtte bir oranında düştü. Hiç birinin…
O zaman mesele ne? Neden döviz yükseldiğinde anında etiketler yükseliyor ama düştüğünde hiçbir
şey olmuyor. Bunu birinin açıklaması gerekiyor. Devlet her vicdana bir polis dikemeyeceği gibi her
satıcının başına da bir maliyeci dikemez.
Varsa bir haksız kazanç bu helal olmaz. Dinimizin haksız kazanç ile ilgili hükümleri bellidir.
Evet, dünyada bir yangın var. Hiçbir şey artık pandemi öncesi gibi değil. Gıda ve enerji fiyatları
yükseldi, yükselmeye devam ediyor. Dünya’ya nizam verenler, insanlara zulmediyorlar. Allah aşkına
hemen yanı başımızda cereyan eden ‘Ukrayna’ meselesine bir bakın. ABD ve Avrupa burada bir savaş
çıkmasını mı istiyor, yoksa savaşı engellemeye mi çalışıyor? Bana kalırsa bilinçli bir şekilde savaşın
ateşi harlanıyor. Amaç Rusya’nın burnunu sürtmek. Olan Ukrayna’ya olacak. Tıpkı Suriye’de, Irak’ta,
Libya’da olduğu gibi.
Ukrayna’yı NATO’ ya üye yapıyoruz söylemleri ile tahrik etikleri Rusya’nın müdahale etmesi için
ellerinden geleni yapıyorlar. Rusya Ukrayna’ya müdahale edip tartışmalı toprakları işgal edecek.
Sonrası malum. Bölgede bitmeyen çatışmalar. ABD ve batı, tartışmalı bölgedeki Ukrayna nüfusu
silahlandırıp Rusya’ya rahat yüzü verdirmeyecek. Bu arada da Rusya’ya dünya kadar ambargo
uygulanacak. Evet, belik Rusya istemiş olduğu toprakları şimdilik elde edecek ama bunun faturasını
ağır ödeyecek. Tabi bu aynı zamanda farklı bir ittifakın daha da güçlenmesini sağlayacak. Çin henüz
son sözünü söylemedi. Çin ile Rusya yeniden yakınlaşacak ve doğu bloku yeni dünya düzeninin
alternatif unsuru halini alacak. Bu birliktelik lüks ve konfor delisi batı medeniyetinin çöküş sürecini de
hızlandıracak.
Tüm dünyayı 700 milyon nüfuslu ABD+AB medeniyetinin kölesi haline getiren zihniyet yeni bir
arayışta.700 milyon için 7 milyar insan feda olsun anlayışındalar. Doymayan gözlerini yeni
maceralarla doyurmak niyetindeki bu medeniyetin mühendisleri, 2010’larda islam topraklarında
başlatmış oldukları kanlı oyunlarını farklı coğrafyalarda sürdürme peşinde.
Tüm bunlar Rusya’yı masumlaştırmıyor. Putin, 1990’da biten SSCB imparatorluğunu yeniden kurma
hedefinden vaz geçmeli. İflasın eşiğinde aldığı devletini hayal dahi edilemeyecek düzeye getiren
Putin, başkalarının topraklarına göz dikmek yerine, ülkesinin ali meselelerine yönelmeli. Aksi takdirde
o da denizaşırı yazılan bu senaryonun sonunda çok büyük yaralar alacaktır.
Türkiye tüm dünyada dengeleri alt üst edecek olan bu meselede doğru yerde bulunuyor. Her iki
tarafın da dünyanın da bölgede güvendiği tek ülke Türkiye… Umarız çıkması muhtemel savaşı
engellemeye muktedir oluruz.