Kar yağardı ,sokak lambasının altında durur ,kafamızı göğe diker iri taneli karların seyrine dalardık…Kurgu montaj yoktu göğe doğru yükseliyor hissiyle ayaklarımız yerden kesilirdi.Çocuktuk işte hafiftik ne dünya yükü ne günah vardı ,ayağımız yerden kesilirdi…
Kızak kayardık yokuş başlarından uçsuz bucaksız mutluluklara.Üşümezdik hiç üstümüz cımcılık olurdu.Hepimiz mutluyduk nedense evde yiyeceğimiz köteği bile bile…Kar yağardı biz mutlu olurduk ,sobanın başında ıslak çorabı kuruturken göğerirdi,ayağımız hiç üşümezdi çorap üşürdü…
Kar sesi vardı zile garalastiğimizin altında hart hurt değilde bir türkü keyfinde ,iz bırakırdık karlara kar erirdi iz giderdi oysa iz geçmişe bırakılırmış.Ne erir ne kaybolur hep takip eder çocukluğun izleri…
Cebimizden çıkarırken döke saça kavurgayı ,karlar ülkesinde bilmeden kuşların rızkına sebep olduğumuzu…
Damlardan kar kürürdü büyükler biz aralıklara yığın olmuş karlara atlardık…Ayağımız yerden kesilirdi…
Damlar demişken karlı kış günlerinde güneş bir ara umut misali çıkardı, o anlarda köyün erkekleri damın duluğunda kısık gözlerle çömelir sırtını duvara verirdi.Ne o adamlar ne o karlar nede o kışlar yok artık…
Ama dönersen sılaya soban yanıyor ,üstünde güğümde kaynayan su sesi,fırınında patates pişiyor.Dedim ya dönersen ellaem işte ona büyükler nasip diyor.Nasip…
Kömbenin ,tarhananın ,kavurganın ,hoşafın,içli köftenin ,yavan ekmeğin yokluk günlerinin katığı ovmacın,haşılın bazlamanın gatmerin çocukları iz bıraktıysanız geçmişe izinizi takip edin…Kızak kaydığınız karlara ve de hayallere kül döktüler…