Uşah gahın de haydı moturlar çarşıya geldi sizi burda gorlar dedi anam Zorunan gahtıh güneş garadepenin zirvesinden eâri göz gırpıyodu. Hemen suluhta yalandan iki yüzümüze su çarptıh anamın bol tereyağlı gayganasınan teze ıslanmış buram buram gohan yuha ekmâmizi gavuşturduh. Biz yerken anam da tembih ediyidi ‘aman iyi çalışın kimsiynen gıncalıp laf getirmen gendiize, ağır kaldırmayın, Allah kolaylık vere diyi bizi uğurladı. Meşetgayanin engin yohuşundan bir gartal gibi süzülüp gopa gopa vardıh, traktörün römorkuna gonduh. Uşah devşeh eke adamlar ablalar tam bir curcuna ne ola, Şeyhduran dayının büyük kaysı bahçesine hepimiz ırgat gidiyoh.
Babamdan devamlı bisiklet isterdik küflet çok tabi babam da hep ertelerdi bir gün gardasim Hakan’la bana yevmuye gidin biriktirin dedi. Bizde duyduk ki Şeyhduran dayınin gardaşı işçi ararmis dahil olduk. Yaşımiz her ne kadar çocuk olsa da sonuçta yerdeki kaysiyi helkeye doldurup kasalayacagiz. Neyse gafamiza yattı bizi bir heyecan aldı bisiklet için bir umut doğdu hemde garatepeden…Bir tur ver derdik tersi Sülüymen emminin Mustafa ya o da ne etsin bir gün verir bir gün vermezdi göynü isterse ama genelde hepimiz onun BMX inde öğrendik bisiklete binmeyi eccik yarenlik edem dedim Mustafa bize hep cömertti sağolsun.
Eke eke adamlar varınca bahçeye uzun siriklarla çarpa çarpa kaysilari düşürüyor bizlerde çabucak toplayıp kasalara boşaltıyorduk. Bir çekirge tufanı gibi onlarca ırgat tozu dumana gatıp gidiyorduh. Elimizi arhap yılan sohar mi çalı diken batar mi gaygisi gorhusu olmadan yel gibi toplardıh. Aboo çalıştıkça alacağımız bisikletin hayali bizi motive ediyor ara ara gafalarimiza cibelip gaysi atiyorduh. Gule oynaya 4-5 gün bu irgatlik devam etti. Bir süre sonra da paramız geldi. O para ile üstünü tamamlayıp babam yeğeni Celal abiye Malatya’dan Bisan marka eski klasik kırmızı bir bisiklet aldırdı. Zabah olmuyudu nâhıt gelecek bilmiyik Haci Ramazan dayının yol arabasını her gün karşılayıp bahiyoh üst bagajda bisiklet var mı… Niyse bir gün haber geldi Celal abi 3:30 arabasına Rıfat abiye teslim etmiş. Biz hec zaptolmiyik ilk defa bisikletimiz olacak ve kazancımız ile almanın tatlı bir simarikligi da var. Saat 5:30 gibi Rıfat abinin transiti göründü çölde serap görmüş susuz bedevi gibi bisikletin indirilisini seyrettik. Artik bisikletimiz vardi binmeden iki yanlı tutarak evin gapisina vardıh. Ana ana bah bisikletimiz geldi diyi sevincimizi ortak ettik.
Şimdi Ana Ana bah nelerimiz var o fakir hepimizin tüm köyün neleri oldu ama artık sevinç yok bedelini ağır ödedik az pahaya içimizdeki çocukluğu öldürdük. Terazi o imiş bizi biz yapan samimiyeti imiş, yokluk oysa armağan imiş bilmedik ya da bildik geç kaldık. Hekayesi olmayan bir çocukluk yetişti. Yokluktan zarar gelmezdi açlıktan kimse ölmezdi ama içimizdeki heyacan bittikçe yaşayan cesetlere dönüştük. Artik birer yabancıyız hepimiz, hepimizin evi aracı parası vb var ama içten bir selam verenimiz yok… Yalandan yaşıyoruz yalandan soruyoruz kimse kimseye merhem olamıyor. Tatsiz tuzsuz bir toplum oluyoruz evlerin içi hep problem dolu, sesler hep yankı yapıyor suvahlar dökülmüş.
Neyse bisiklete binecektim eccik sizi Guluncah da gezdirecektim, bah işte içimdeki çocuh büyümüş toplumsal konulara girip eke eke gonuşuyo. Artik hikâyelerde hiç birimiz yokuz, çok tokuz. Kömbenin ,tarhananın ,kavurganın ,hoşafın,içli köftenin ,yavan ekmeğin yokluk günlerinin katığı ovmacın, haşılın bazlamanın gatmerin çocukları iz bıraktıysanız geçmişe izinizi takip edin…Fren yoksa aman dikkat edin, kontra pedal fren çocukluk pedal geriye gitmeli ,fren tutmazsa garalastigin kirtişini lastikle maşaya verin durur durmaya emme ne kirtişi galir ne de geçmişin,gabah olur başın gibi , attıkça elini hep tutacak bir tel bulamazsin…