Malatya Basınının Tarihi Konuşuldu

Gündem - 20/10/2023 19:07

İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Malatya Gazeteciler Cemiyeti ve Malatya Gazeteciler ve Televizyoncular Derneği’nin işbirliğiyle İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen “100.Yılında Malatya Basını” panelinde Gazeteciler konuştu. MGC Başkanı Vahap Güner “Malatya Basını 100 Yıldan buyana yol gösterici olmuştur. İnönü Üniversitesinin kurulması için 25 yıllık bir mücadelesi vardır. Konteynırda da olsa yol göstermeye devam edeceğiz” dedi. Konuşan Gazeteciler de meslekleriyle ilgili sorunlarını dile getirdiler.

İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi, Malatya Gazeteciler Cemiyeti ile Malatya Gazeteciler ve Televizyoncular Derneği’nin işbirliği ile “100.Yılında Malatya Basını” konulu panel düzenlendi. Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren İnönü Üniversitesi Rektörü Ahmet Kızılay, Basının 100. Yılının Malatya’nın 100 yıllık birikimini yansıttığını söyledi. Rektör Prof.Dr. Kızılay “Malatya Basını her zaman görevini yapmıştır. İletişim Fakültesinin düzenlediği. bu panelde 100 Yıllık Malatya basınının değerlendirilmesi önemlidir” dedi. Panelin ilk oturumu İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdulkadir Baharçiçek’in moderatörlüğünde gerçekleşti. İlk olarak konuşan Araştırmacı Yazar Nezir Kızılkaya, Malatya’da basın tarihinin aşamalı sürecini ve detaylarını anlattı. Malatya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Güner ile Malatya Gazetecileri ve Televizyoncular Derneği Başkan Vekili Umut Bozkurtoğlu sektörün temel ihtiyaçları, geçmişi ve günümüz ile kıyasını yaptı. 100.YILDA BASIN ELE ALINDI

Cumhuriyetin 100.Yılında Malatya Basının ele alındığını kaydeden Nezir Kızılkaya, konuşmasında; ”2 oturum halinde İletişim Fakültesi Dekanı, çok değerli Profesör Doktor Ahmet Yatkın ve iletişim fakültesi ekibimizin hazırladığı cumhuriyetimizin 100. Yılında aslında hemen her alanımızı yeniden değerlendirip gözden geçirdiğimiz konuların biride Malatya basını oldu. Malatya biliyorsunuz 23 Nisan 1920 de ilk Türkiye büyük millet meclisi açılıp hizmete başlayıp milli mücadele yönetmeye başladıktan 40 gün sonra 31 Mayıs 1920 de Malatya il oldu yani 103 yıl önce oldu. Malatya’nın il olması tabi Selçuklu döneminde Malatya çok önemli bir şehir ama Osmanlı döneminde Malatya ara bir şehir artık. Dolayısıyla Malatya’nın il olmasıyla aşağı yukarı Cumhuriyetimizin 100 yılı da aynı dönemlere rast geliyor dolayısıyla Malatya’da yüzyıllık birikim sadece cumhuriyetimizin kuruluşunun 100 yıllık birikimi değil aynı zamanda Malatya’nın il olmasının da aşağı yukarı 100 yıllık birikimini bize her alanda gösteriyor. Biz üniversite olarak Malatya’nın birikimlerini sizlilerinin kıymetli katkılarıyla bir araya getirip gündeme taşıyıp bilim insanlarının hocalarımızın derinlemesine incelemesiyle zenginleştirip şehrimize bunları bilgi olarak kalıcı eserler olaraktan sunacağız.” dedi.

MALATYA’DA İK GAZETE 1923’TE ÇIKTI Malatya’da basın tarihini anlatan Araştırmacı Yazar Nezir Kızılkaya, panelin ilk oturumunda; ” Gazeteler, kamuoyu için önemli bir haber kaynağı ve denetleme organı olmasının yanında, yayımlandıkları döneme ışık tutan önemli kaynaklardır. Günlük olarak yayımlanmalarından dolayı dönemin tüm siyasal ve toplumsal olaylarına ilk kaynak olma özelliği taşırlar ve yayımlandıkları döneme ait zengin öğrenme ortamları sağlarlar. Özellikle de yorum içermeyen günlük haberler, olaylar ile ilgili ayrıntıların yer aldığı geçerli ve güvenilir birer kaynak ve belge olma özelliğini taşırlar. Bir başka deyişle; gazetelerin işlevi sadece okuyucularına günlük haber ve yorum iletmek değildir. Gazeteler yarın için “Dünün Yazılı Tarihi” olma özelliğini taşırlar. Bu bağlamda yayımlandıkları günden itibaren birer tarih belgesi haline gelmiş ve yayımlandıkları döneme dair güvenilir ve geçerli bir kaynak olmuştur. Gerçekten de süreli yayın organları, geçmişi günümüze bir arşiv belgesi olarak aktarabilirler. Bu nedenle de bilimsel anlamda tarihin kaynakları arasında yer alırlar. Bu durum Malatya tarihi açısından da geçerlidir. Malatya’da ilk gazete yayımı 19 Ekim 1923 tarihinde Osmanlıca harflerle basılan, “Malatya” gazetesi ile başlamış, takip eden 100 yılda 300’ün üzerinde gazete ve dergi yayımlanmıştır. Malatyalılar, 19 Ekim 1923 tarihinden itibaren ve bugüne kadar hiç kesintiye uğramadan, basın aracılığı ile şehrin, ülkenin ve dünyanın farkında olmuştur. Malatya basını, bugün 100 yaşını tamamlamış ve bu 100 yıllık süre içerisinde haberciliğin yanı sıra, şehrin birçok önemli sorununun çözümüne katkı sağlayarak 4. erk olma gücü ile toplumsal yaşamın merkezinde bulunmuştur. 6 Şubat 1923 günü, eşi benzeri görülmemiş bir felaketi yaşayan bu şehrin her zamankinden daha fazla “Gerçek” gazetecilere ihtiyacı vardır. Sorunların tespiti, çözüm yollarının aranması ve bu sürecin her anının kontrolü, ancak aklında gazetecilik yapmaktan başka bir şey olamayanların çabaları ile mümkün olacaktır. Bu şehir özel teşebbüsü ile, kurumları ile, STK’ları ile, yani elbirliği ile gerçek gündemi okuyucularına taşıyan ve takip eden, yerel basına destek çıkmalıdır. Bu sadece basın kuruluşlarının ve çalışanlarının değil, bütün şehrin yararına olacaktır. Yaşadığı büyük deprem felaketinin ardından geçmişi ile bağ kurmakta zorlanan bu şehir, bu etkiyi bir nebze de olsa hafifletmek için yerel basının kent kültürünü önceleyen yayınlarına ihtiyaç duymaktadır ve bu yayınlar da yapılacaktır. 100 yıldır bu kentin kamuoyunu bilgilendiren, ömürlerini bu mesleğe adamış ve günümüzde artık hayatta olmayan onlarca gazeteciyi bu vesile ile saygı ve rahmetle anıyorum.” diye konuştu..

MALATYA ÖNEMLİ GAZETECİLER YETİŞTİREN ŞEHİRDİR

Malatya’nın tarihi boyunca önemli Gazeteciler yetiştirdiğini belirten Malatya Gazeteciler Cemiyeti Vahap Güner ise konuşmasında; ”Tabii Malatya basını çok önemli gazeteciler yetiştirmesi konusunda büyük şehirdir. Malatya’da en etkili gazeteci kimdir derseniz ilk aklımıza gelen Şems’i Belli, Hüseyin Karataş, Nevzat Sezer, BAhattin Erdem, Haşim Türkmen oluyor. Fırat Gazetesi oluyor. Tabii o zaman Fırat Gazetesi’ni çıkarırken tamamen özverili fedakar bu işi yapan insanlar. Birtakım maddi destekler olmadan lise öğrencilerinin bir araya gelmesi işte Malatya Lisesi’ndeki öğrenciler Ticaret listesindeki öğrenciler ve Şehit Kemal Özalp sanat okulundaki öğrencilerin büyük ölçüde gazeteci olduğunu görüyoruz. İşte Malatya Radyosu’nu sanat okulunda başlattıklarını görüyoruz. Ve bu öğrenciler hem okuyup araştıran Ve o günkü siyasetçilere de yön veren insanlardır işte.” dedi. Malatya Basınının 100 Yıldır Yol göstereci olduğunu kaydeden MGC Başkanı Vahap Güner “Malatya basını İnönü Üniversitesinin kurulmasında öncü olmuştur. Gazeteci Yazar Av. Hayrettin Abacı’ın Malatya’da Üniversite kurulmalıdır başlıklı yazısı 1960 yılında yayınlanmış ve Malatya Üniversiteyi konuşmaya başlamıştır. Malatya basını bu Üniversitesnin kuurlması için 25 Yıllık mücadelesi vardır. Ne kadar önemli bir iş yaptıklarının şimdi burada görüyoruz. Malatya basını yol göstermeye devam edecektir” ifadelerini kullandı. Gazetecilik mesleğinin yok olmayacağına inandıklarını belirten Güner; ”Ama gazetecilik öldü veya gazetecilik bitiyor gibi söylemlere katılmıyorum, teknoloji ile bişrlikte daha da gelişiyor. Malatya’da 1992 Yılında kurulan Devlet Türk Halk Müziği Korosu kurulmuş, Müdür var korosu yok. Yazdım Bakanlıkta bir toplantı yapılmış, şimdi bu durumu biz nasıl düzelteceğiz diye toplanmışlar. Karar vermişler Malatya’ya Koro kurulacak ve Devlet Tiyatrosu da eklenecek diye. İşte bu yerel basının gücüdür, etkisidir. İnternet olmasaydı bu talebi ya da yazımızı Bakanlığa duyurma imkanımız olmayacaktı. İşte bu nedenle yerel basın Yaygın basının da gücüne erişecek noktaya gelmeye başlamıştır. Özellikle gelişen teknolojiyle birlikte gazetecilik daha da gelişmeye başladığı özellikle genç arkadaşlarımızın internetin de katılmasıyla gazetecilik daha fazla okuyucuya ulaşmaya başladı daha fazla şeye ulaşmaya başladı.” Diye konuştu.

KONTEYNIR’DA GAZETECİLİK

Malatya’da konteynerde Gazeteciliğin yürütüldüğünü ve bunun dünyada eşi ve benzerinin olmadığını belirten Güner; ”Şimdi dünyada pek bir örneği olmayan bir konteyner gazeteciliği yapıyoruz. Kültür müdürlüğünün arkasında oluşturulan on beş konteynırda gazeteler hazırlanıyor. Malatya’da matbaa olmadığı için Adana’da bastırıyoruz, Malatya’ya getiriyoruz. Malatya’da ilginçtir. Gazeteciyi satacak tek bir bayi yok,istasyonda Garının önünde bir bayiden bahsediliyor. Gazete bulunabilecek tek yer o. Ama buna rağmen internet medyası aracılığıyla sosyal medyayla gazeteler daha fazla okunuyor. Sanki gazete okunmuyor imajını bir kenara bıraktı. Köşe yazarlar daha fazla okunuyor. İnanın bir hata yaptığınız zaman üç dört yerden size mesajlar geliyor şu cümleyi yaptınız diye. Bu nedenle özellikle diğer genç arkadaşlarımız anlatacak. Depremle ilgili özellikle şunu da vurgulamak lazım. Yirmi gazeteci arkadaşımızın evi yıkıldı ya da ağır hasar gördü. On beşe yakın meslektaşımız da başka illere gitmek zorunda kaldı. Adıyaman’da da aynı durum, Adıyaman’da tamamen gazeteciler, depremden etkilendiği için günlük yayınlanan üç gazeteyi bir sayfa editörü tek başına hazırlıyor. Ve Adana’da basmak zorunda kalıyorlar. Bu konteyner gazeteciliğini dünyaya bir de şey olarak tanıtmak istiyoruz. Yani gazetecilik olmazsa olmuyor. Işte Malatya’nın deprem günü sanki hiçbir şey olmamasının sebebi de Malatya basınının enkaz altında kalmasıdır. Malatya’da altı Şubat akşamından itibaren tek bir ses duyamadınız. Tek bir gazetecinin cep telefonlarıyla göndermiş olduğu görüntülerin dışında tek bir yayın yok. TRT geldi. ajans muhabirleri geldi. İtfaiyenin arkasında bir çadırda oluşturduğumuz Ankara’da, Gölbaşı’ndan getirdiğimiz, Medya-İş’in gönderdiği bir çadırda üç ay süreyle oradaydık. Dışardan gelen gazeteciler gece Elazığ’da otelde kalıyor., sabah geliyorl ar,Malatya’da çalışıyorlar. Ondan sonra gidiyorlar. Polat’ta, Ören’de, Ergenek’te Depremin etkilerini üç dört gün sonra öğrenebildik. Gazeteciler ve gazeteler olmadığı takdirde şu anda da Malatya’daki yıkımın büyüklüğünü ne Türkiye’ye anlatabiliyoruz, ne dünyayı anlatabiliyoruz. O gün anlatmamız gerekiyordu. Ama bunu da yapamadığımız için basın enkaz altında kaldığı için dışarıdan gelen insanların da Malatya’yı pek bilmedikleri için veya üstten gelen emirle sansürlü haber yayınladıkları için Malatya ve dünya kamuoyu. Malatya’daki yıkımın büyüklüğünü bilmiyor.” İfadelerine yer verdi.

İNTERNET HABERCİLİĞİNE ENÇOK DİRENEN KİŞİYDİM

Malatya Gazeteciler ve Televizyoncular Derneği Başkan Vekili Umut Bozkurtoğlu ise konuşmasında; “Yazılı basınla şu anda dijital gazete diye adlandırdığımız internet arasındaki bazı farkları ortaya koyacağım Tabii ki bunu konuşurken de bizden büyükler Asım abinin, İbrahim abinin ve daha birçok büyüklerimizin burada olması münasebetiyle de haddimizi aşan bir kelime söylersek özür diliyorum şimdiden. Şimdi biz alaylı gazetecileriz ve o iletişim fakülte Bir de mektepli gazeteci arkadaşlarımız var. Salonda da bu arkadaşlarımız var. Herhalde aramızda çok ciddi farklar olduğunu da düşünüyorum. Mekteplerle alaylılar. Ama ben gazeteciliği tarif ederken çok farklı tarifler olabilir tarafıma katılanlar olur, katılmayanlar olur ama ben Mevlana Celaleddin Rumi’nin çok güzel bir sözü vardır. Sevdayla ilgili, aşkla ilgili bir sözdür. Şems’e söylemiştir bu sözü uçsuz bucaksız bir ovada sevdamızı uzar gider. Arif olan gelir koyar usulca başını. Ne Müslümanlığa yer var burada, ne kafirliği. Ben de gazetecilikte, ideolojinin Müslümanlığın dinin, dilin, ırkın olmadığını söylemek için teşbihte hat olmaz. Mevlana’nın bu sözünü sözüyle başlamak istedim. İnternette çok dinlenen insanlardan biri benim. Doksan yılında başlamış olduğumuz radyo yayıncılığıyla Çok uzun yıllar radyo yayıncılığında programcı olarak yer aldım. Yirmi beş yıl gibi bir yıl. Radyo yayıncılığımızı son iki binli yıllarda gazeteciyle birlikte otuz üç seneyi geride bıraktık Ama ben hala gazetecilikte ve haberde ne kadar çok eksiğimin olduğunu düşünüyorum. Hele hele şu andaki haber formatı özellikle internet gazeteciliğiyle birlikte inanılmaz değişti ve yetişmekte çok ciddi güçlük çekiyoruz Şimdi aynı zamanda gazeteciliğin geldiği nokta itibariyle de düşünmemiz gerekiyor. Yani düşünün doksanlı yılları ağabeylerimiz vardı ağabeylerimizden bir şeyler öğrenebilmek için saatlerce kapısında beklediğimi ben hatırlarım. Bir saat beklediğimi, iki saat beklediğimi acaba işte Celal Yalvaç ağabeyimiz bize ne söyler Celal abi? Mehmet Gülseren bu noktada çok iyiydi. Ondan sonra Mehmet Şentürk hocamız çok iyiydi. Allah rahmet eylesin. Asım abiden daha büyüklerimizden neler öğrenebiliriz diye ama şimdiki mekteplilerimiz belki burada arkadaşlarımız var. Her şeyi Derslerde gördüğünde her şeyi bitirdiğini zannediyorlar. Ama habercilik, haber yazmak gazeteci olmak kitaplarda okuduğumuz gibi görünmüyor.” sözlerini kullandı. Panelin 2.Oturumu ise İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yatkın moderatörlük yaptı. Bu oturumda Yeni Malatya Gazetesi Muhabiri Ebubekir Atilla, Malatya Sonsöz Gazetesi Muhabiri Mücahit Özendi, Malatya Söz Gazetesi Muhabiri Ferdi Durdu, Malatya Busabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sinem Hatun Davut ve Malatya Net Haber Gazetesi Yazarı Abdullah Ergün, Üniversite öğrencileri ile deneyimlerini paylaştı. Panelin ikinci oturumunda konuşan Yeni Malatya Gazetesi Muhabiri Ebubekir Atilla, geleneksel medyanın teknolojinin gelişmesiyle birlikte evrilme sürecine girdiğini ve medya sektörünün artık hız odaklı bir yapıya döndüğünü belirtti. Malatya Sonsöz Gazetesi Muhabiri Mücahit Özendi ise gazeteciliğin sorumluluk olarak etik olmayı gerektirdiğine dikkat çekerek, internet gazeteciliğinde haberin tıklanması kaygısıyla yapılan haberlerin ve bu haberlerin okunması için atılan başlıkların etik olmadığını söyledi. Malatya Nethaber Gazetesi Köşe Yazarı Abdullah Ergün ise spor haberlerinin gazeteler için önemli olduğuna dikkat çekerek, Malatyaspor’un maçlarının olduğu haftalarda 12 bin satan yerel gazetelerin şu anda bu satış rakamının çok gerisinde olduklarını ifade etti. Malatya Söz Gazetesi Muhabiri Ferdi Durdu ise 6 Şubat depremlerinin ardından Malatya’da gazetecilik yapmanın zorlaştığını kaydederek,  “Birçok imkansızlık içerisinde bu gazeteler çıkıyor. Bu sayfalar okuyucuya çok kolay ulaşmıyor. Çünkü depremlerden sonra konteynerde gazetecilik yapmak çok zor” dedi. Malatya Busabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sinem Hatun Davut ise gazeteciliğin bir gönül işi olduğunu ifade ederek, gazetecinin cesur ve korkusuz olması gerektiğini söyledi.

 

BENZER HABERLER