Köşe Yazısı - 22/10/2020 20:42

‎. بسم الله الرحمن الرحيم

‎وكذلك مَكَّنَّا لِيُوسُفَ فِي الْأَرْضِ يَتَبَوَّأُ مِنْهَا حَيْثُ يَشَاءُ نُصِيبُ بِرَحْمَتِنَا مَنْ نَشَاءُ ۖ وَلَا نُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِين

Böylece Yûsuf’a, dilediği yerde oturmak üzere ülkede,imkan ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi istediğimize veririz ve iyi davrananların mükâfatını zayi etmeyiz. (YUSUF 12/56)

Rüya ile başlayıp sultanlığa uzanan bir serüvenin adıdır Kıssa-ı Yusuf (as).
Bu rüya onun hayatında pek çok şeyin habercisi olup ileride nâil olacağı izzet ve şerefe işaret ediyordu. O;doğruluğun,dürüstlüğün ,haya ve edep timsali olmak ile büyük müjde ve mükâfatların zirvesene ulaşan , sevgili babasının gözünün nûru, misk kokulu bir peygamberdi. Allah korkusundan dolayı güzeller güzeli Züleyha’nın teklifinden yüz çevirip Mısır zindanlarının ızdırabını hoş görerek Rabbine iltica eden bir peygamberi zîyşandı. Kardeşlerinin kendisine karşı olan muamelelerine, gayet affedici ve merhametli bir tavır ile mukabelede bulunan müstesna bir şahsiyetti.

Her dönemde nimetlere karşı nankörlük besleyenler birbirlerine kıskançlık edenler olduğu gibi,Hz Yusuf’u (as) da kardeşleri kıskanmışlardı.Nitekim babası Hz. Yakup (as) bunu derin feraseti ile hissetmiş ve oğlunu rüyasını anlatmaması için uyarmıştı.Demek ki Yakup peygamberin buradaki tavrından babaların çocukları arasında kıskançlığa sebep olabilecek şeylere müsamaha göstermemesi gerektiği dersini çıkarabiliriz.Evet her peygamberin farklı farklı imtihana maruz kalması gibi,Hz.Yusuf (as) da kardeşlerinin kıskançlığı yanında, Azizin karısı Züleyha’nın ona gösterdiği ilgiden dolayı, iffeti ile imtihan olmuştu fakat o nihai pencerede daima affedici ve ihsan sahibi bir kul olmayı tercih ederek Züleyha ve kardeşlerini affetmişti.Tıpkı Resulullah efendimiz’in Mekke’nin Fethinde müşriklere gösterdiği suhulet ve hoşgörü gibi,Hz.Yusuf’un da kardeşlerine “Bugün size hiçbir kınama ve başakakma yoktur “ demesi bizlere affetmenin güzel bir peygamber ahlakı olduğunu gösteriyor.Bu ne büyük bir hüsnü huluk ve diğergamlıktır.Bizlerde acaba bu olayda Hz Yusuf (as) gibi aynı şecaati gösterebilirmiydik?
İnsanoğlunun imtihandan kaçması gibi bir durum söz konusu değildir.Bizler de Hz Yusuf (as) gibi imtihan esnasında şeytan ve nefsimizin dürtülerine uymadan imtihanı nasıl kazanacağımızın ve “Rabbimi nasıl hoşnut edebilirim?’’ düşüncesini taşımamız gerekir.Bu duygu ve düşünce hem rıza-ı ilahiyi kazanmamızı hem de insanlar arasında daha muteber olmamızı sağlayacaktır. Aksi halde çok çabuk savrulur ve yıpranırız.İnsanı en çok savuran şey yalnış yapması değil,doğruyu aramamasıdır. Bazen imtihanlar insanların daha çok olgunlaşmasına vesile olur. Hz Yusuf’un (as) kuyuya atılması ve Medrese-i Yusufiye olarak tabir edilen hapis hayatı da buna  çok güzel bir örneklik teşkil etmiştir.Kuyudan saraya, saraydan zindana giden bu kutlu yolculukta pek çok hikmetler olduğu âşikârdır.Rabbim bizleri imtihan ederek deniyor rengimize daha da hoş bir seda katarak liyakat ve istidaatımızı artırıyor.Örneğin:Bir kayısıyı düşünelim, yeni olgunlaştığı zaman acı ve eşki bir tadı vardır fakat olgunlaşmasıyla ağzımızda tatlı ve hoş rayihası olan bir meyve haline gelebiliyor.İnsan ise daha fazla bir emekle belli bir olgunluğa kavuşur. “Kem âlat ile kemâlat olmaz..”diye bir atasözü vardır. Bu sözden mülhem kötü araçla, aksak enstrümanla mükemmellik aranmaz.Bir şeyin olgunlaşması ve daha güzel tanzim olabilmesi için zamana ihtiyaç vardır. Demek ki bazen başımıza gelebilecek müsibetlere karşı sabırlı olursak Allah üzerimizdeki nimetini tamamlayacak ve bizleri hoşnut edecektir. Rabbimiz:”Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır..” ayetinde buyurduğu gibi her karanlık gecenin bir aydınlık sabahı vardır.O Rab ki Yusuf’u (as) kuyudan çıkarıp Mısır’a sultan yaptı… O Rab ki hiçbir kuluna taşıyamayacağı yükü yüklemezdi…

Haya ve iffet timsali olmanın bahşettiği değer ve mükâfatın varlığını, en güzel bu sûrede görüyoruz.İnsan doğru olursa yol alır fakat yalnış yollara sapar ya da rastgele önüne bakmadan nefsinin ve şeytanın yolunda yürürse ya yel götürür ya sel götürür.Biz her ne kadar göremesek de Allah yaptığımız iyi ve kötü davranışların hiçbirini zâyi etmiyor.Her birini tek tek karşımıza çıkarıyor.Hz Yusuf (as) ile gelişen olayların da zâhirine baktığımızda hiç de iç açıcı bir tablo ile karşılaşmayız. Şöyle ki önce kardeşlerinin ihanetine uğrayarak bir kuyuya atılmıştı.Kuyu da onu bulanlar üç beş kuruşa satın almıştı ve dahası zindan hayatı….
Bütün bunlar aslında bir kimsenin yaşayabileceği en onur kırıcı ve ağır imtihanlardandır.Allah-u Teâla bütün bu talihsiz olaylarla  aslında izzet ve itibar sahibi bir Yusuf’un (as) geleceğini hazırlıyordu.Kuran-ı Kerim bu olayla bize zâhiren parlak olanın bâtinen her zaman parlak olmadığı gibi bâtinen parlak olanın da zâhiren parlak olmayabileceğini gösteriyor.Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki,her birimiz şu veya bu şekilde Hz Yusuf’un (as) hayatının bir benzerini yaşıyoruz.Kimi zaman düşüyoruz ,kimi zaman kalkıyoruz. Kimi zaman alçalıyor kimi zaman yükseliyoruz. Ama sonuçta yüce Mevlamızın bizim hakkımızdaki iradesi gerçekleşiyor.Çünkü o mülkün gerçek sahibidir. Dilediğine verir dilediğinden ise çekip alır. Her türlü hayır ve iyilik onun elindedir.O her şeye kâdirdir. (Ali Imran 26)

BENZER HABERLER