15 TEMMUZ “BİR DİRİLİŞ DESTANI”
Milletlerin tarihinde, varlık-yokluk mücadelesi verdiği, tarihlerine ve geleceklerine yön veren, kaderlerinde dönüm noktası teşkil eden kritik anlar vardır.
Türk Milleti, binlerce yıllık tarihinde ve yaklaşık on asırdır Anadolu topraklarında verdiği ölüm kalım mücadelesinde bu tarihi dönüm noktalarından her zaman muvaffakiyetle ve alnının yüz akıyla çıkmış büyük bir millettir. Tarihin sayfaları bu büyük Milletin benliğinde yer etmiş olan sarsılmaz değerlerin kazandırdığı zaferlerle doludur.
Malazgirt Meydan Savaşı’nda Alparslan ve ordusunu, İstanbul’un Fethi’nde Fatih Sultan Mehmet Han ve yeniçerilerini, Çanakkale Savaşı ve İstiklal Savaşı’nda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve askerlerini zafere taşıyan ruh, atalarımızın bizlere mirası olan şehadet ve gaza ruhudur.
Vatan, din, bayrak, ezan, namus, şeref, özgürlük ve bağımsızlık gibi kutsal değerler söz konusu olduğunda, canını ve kanını esirgemeden mücadele etmeyi ifade eden bu fedakârlık anlayışı Milletimizin bu topraklar üzerinde bin yıldır izzetiyle yaşamasını temin etmiştir.
Türk Milleti; tarih boyunca kendisini Anadolu topraklarından atmak isteyen, birlik ve beraberliğini, özgürlük ve bağımsızlığını yok etmek isteyen sayısızca düşman saldırısı ile karşı karşıya kalmıştır. Bize karşı savaş açan düşmanlar, harp meydanlarında mağlup edemedikleri bu kahraman milleti, içerisine nifak tohumları ekmek suretiyle bölmeyi ve ona boyun eğdirmeyi denemişlerdir.
40 yıldır bölücü terör örgütünü kullanarak ülkemizin bir bölgesini Türkiye’den koparmak, insanlarımız arasına nifak düşünceleri sokarak birbirine düşman etmek, Ülkemizi ekonomik bakımdan zafiyete uğratarak kendilerine baş eğmeye mecbur bırakmak isteyen uluslararası güçlere ve onun piyonlarına karşı, polisimizin, jandarmamızın, askerimizin ve milletimizin verdiği kahramanca mücadele, bu şer amaçlara ulaşılmasına mani olmuştur.
Türkiye’nin, her geçen gün güçlenerek dünyanın ve bölgesinin önemli güçlerinden biri haline gelmesini, dünya üzerinde hak ve adaletin sesini haykırmasını, zalimlerin zulmünden kaçan mazlumların sığındığı emin bir yurt olmasını hazmedemeyen şer odakları, her türlü güç ve desiseyle baş edemedikleri Milletimizi bu kez içeriden vurmayı planlamışlardır.
Devletimizi yönetenlere karşı güvensizlik oluşturmak, halkımızı birbiriyle düşman hale getirmek için bin bir türlü komploya başvuran bu karanlık güçler, yıllardır himayelerine aldıkları işbirlikçileri vasıtasıyla girişimlere başladılar. FETÖ denen terör örgütü işbirlikçilerini kullanarak; seçimle gelmiş iktidarı ve devletimizin temel kurumlarını halkın gözünde örseleyerek, devletin kurumlarına olan güveni yok ederek bu amaçlarına ulaşmak istediler.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde telefonlarını dinleyen, 2012 Şubatında MİT Teşkilatımıza baskın yaparak Devletin en üst düzey görevlilerini gözaltına almaya teşebbüs eden, 2013 yılında Gezi Olaylarını organize ederek ülkemizi kargaşaya düşürmeyi amaçlayan, aynı yıl 17-25 Aralık sürecini organize ederek seçilmiş iradenin meşruiyetini yok etmeyi hedefleyen, 2014 yılında MİT tırlarını Adana’da durdurarak ve devletin en gizli toplantılarındaki sırları ifşa ederek Türkiye’yi dünya kamuoyu gözünde terör devleti olarak lanse ederek itibarsızlaştırmaya çalışanlar işte bu şer odakları ve bu odakların işbirlikçisi olan FETÖ terör örgütüydü.
Tüm bu girişimleriyle, Milletimizin teveccühüyle seçilmiş Cumhurbaşkanımızı ve seçilmiş iktidarı halkımızın oylarıyla görevi başından uzaklaştıramayacağını anlayan kötülük mihrakları, 15 Temmuz 2016’da bu kez hedeflerine sadece iktidarı değil Milletimizi de koyarak canice bir darbe girişimine imza attılar.
On yıllarca; devletimizi ele geçirmek için, bünyesine aldığı gençleri uydurdukları safsatalarla aldatarak, kendisine her koşulda itaat edecek birer Mankurt yapan, onları insan olmaktan uzaklaştırarak riyakârca davranmayı karakterleri haline getiren bu örgüt, dinimizin kutsal değerlerini önemsediği yalanıyla İslam’ın vazettiği en temel esasları ihlal etti.
Sevgili Peygamberimiz Hadis-i Şerif’inde; “Müslüman diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de canları ve mallarının güvende olduğu kişidir” buyurmuştur. Bu düsturu elinin tersiyle kenara atan, suret-i haktan görünerek Yüce Dinimizin kutsal değerlerini istismar eden, insanlardan hayır adı altında topladığı yardımları menfaatleri için kullanan, başkalarının hakkını çalarak kendi elemanlarını devletin önemli kademelerine yerleştiren, kendisine boyun eğmeyenleri yalan, iftira, şantaj gibi şeytani desiselerle küçük düşüren, insanların özel hayatını takip ederek ahlaksızca bunları afişe eden, kendi çıkarları tehlikeye düştüğünde devletin en gizli sırlarını dahi yabancılara teslim etmekten çekinmeyen, emniyet ve yargı içerisine yerleştirdiği elemanları vasıtasıyla insanları haksızca yargılayıp mahkûm eden FETÖ terör örgütü sinsi emellerine erişmenin son çaresi olarak, şanlı ordumuzun içerisine sızdırdığı militanları vasıtasıyla kanlı bir darbe girişimine kalkıştı. Milletine ve onun mukaddes değerlerine kurşun sıkarak ihanetlerin en büyüğünü sergiledi.
Bin bir türlü hile ve iftira ile halkımızın iradesini etkileyemeyeceğini anlayan bu melun örgüt, bu kanlı darbe girişimiyle; Milletimizin iradesini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ı ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırarak bu iradeyi esaret altına almayı, bağımsızlığımızı yok ederek Türkiye’yi uydu bir devlet haline getirmeyi, halkımızı bir birine düşürerek ve güvenliğimizi yok ederek ülkemizi kaosa sürüklemeyi, yurdumuzun bazı bölgelerinin terör örgütlerince işgal edilerek aziz vatanın parçalanmasını, kısacası İstiklalimizi ve İstikbalimizi hedef aldı.
15 Temmuz 2016’da, Camilerde omuz omuza kıldığımız Cuma Namazının ruhumuza verdiği huzuru yaşarken, bu beraberlik ruhuna kurşun sıkan bir suikastla karşılaştık. Bu suikastın hedefi Türkiye idi. Ülkemizin güçlenmesini, dünya arenasında hakikati savunmasını, mazlumlara kol kanat germesini hazmedemeyenler Türkiye’ye diz çöktürmek istediler.
Halkın büyük teveccühüyle işbaşına gelmiş Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alarak milli iradeyi, Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalayarak demokrasimizi yok etmek istediler. Devletin stratejik kurumlarını; MİT’i, Polisimizi, TRT’yi, TÜRKSAT’ı hedef alarak güvenliğimizi yok etmek istediler. Meydanlara akan insanlarımızı kurşun yağmuruna tutarak, tanklarla ezerek inancımızı, direncimizi ortadan kaldırmak istediler.
Ülkemize, demokrasimize, izzetimize kast eden darbeci hainlere karşı Milletimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın çağrısına uyarak, ölüme meydan okuyarak tarihin altın sayfalarında yer alacak destansı bir mücadele verdi. Bu millet izzet ve şerefi ayaklar altına alınmasındansa ölümü tercih eden bir millet olduğunu unutmadı. Bu millet; Namık Kemal’in; “Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten” veciz mısraında ifade edilen asilliğini bir kez daha dünyaya gösterdi.
Malatya, Milli İradenin her zaman yılmaz savunucusu olduğu gibi, 15 Temmuz gecesi de Demokrasi Mücadelesinin destana dönüştüğü en önemli noktalardan biri oldu. Malatya’nın kahraman evlatları 15 Temmuz’da Devletine, Demokrasisine, İradesine ve bu iradeyi temsil eden Liderine sahip çıktı.
Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla caddelere, meydanlara toplanan Malatya insanı vatanını işgal altına almaya niyetlenen hainlerin yüreğine korku saldı. Milletimizin üzerine bomba yağdırmak için kalkacak olan uçakların havalanmasına, vatandaşlarımızın üzerine ateş kusmak için yürütülen tanklara izin vermedi. Malatya, geceler boyu süren Demokrasi Nöbetlerinde, milli iradenin sesi ve direniş gücü oldu.
Türkiye’nin dört bir tarafında genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle, polisiyle, askeriyle, jandarmasıyla verilen bu destansı mücadelede 251 kardeşimiz şehadet makamına, 2.193 kardeşimiz gazilik mertebesine ulaştı. Canımızdan canlar kaybettik. Her birinin hikâyesi bu direnişteki azmin, sebatın ve fedakârlığın simgesi oldu. Onların kahramanlıkları, vatan ve millet aşkının ne anlama geldiği konusunda evlatlarımıza anlatacağımız ilham kaynakları oldu.
Malatya’nın şehit evlatları; Ahmet KOCABAY, Engin TİLBEÇ, Fuat BOZKURT, Ramazan SARIKAYA, Türkan TÜRKMEN TEKİN ve Zekeriya BİTMEZ çocuklarımıza, torunlarımıza anlatacağımız kahramanlık destanının yiğitleri oldular.
Şehitlerimiz atalarının kanlarıyla sulanmış bu Aziz Vatanın topraklarının üzerinde Milletimizin izzet ve şerefle yaşaması için canlarını Hakka teslim ettiler. Binlerce gazimiz, bu ülkeye ve insanına zara gelmesin diye vücutlarını siper ettiler. Allah şehadet makamına ulaşan kardeşlerimize rahmet eylesin, mekânlarını Cennet eylesin.
Şehitlerimizin ve gazilerimizin, canları ve kanlarıyla tarihin altın sayfalarına nakşettikleri bu eşsiz direniş tabirin tam manasıyla bir “Destan”dır.
15 Temmuz Kula Kulluk Edenlere Karşı Yalnızca Rabbine Kulluk Edenlerin Destanıdır.
15 Temmuz Şeref ve İzzetini Ayaklar Altına Atanlara Karşı İradesini Asla Çiğnetmeyenlerin Destanıdır.
15 Temmuz Aklını ve Vicdanını Başkalarına Kiraya Veren Mankurtlara Karşı Hür İradesini başkalarına Teslim Etmeyenlerin Destanıdır.
15 Temmuz Ruh Planında Ebedi Helake Mahkûm Olmuş Köle Ruhlulara Karşı “Ben Ezelden Beridir Hür Yaşadım, Hür Yaşarım. Hangi Çılgın Bana Zincir Vuracakmış Şaşarım” Diyenlerin Destanıdır.
15 Temmuz Milletini Arkadan Vurmaya Çalışan Namertlere Karşı, Canını ve Kanını Vatanına ve Milletine Adayan Yiğitlerin ve Mertlerin Destanıdır.
15 Temmuz; İnsani ve Milli Değerlerimizi Yok Etmeye Çalışanlara Karşı Ruhunu Bu Milletin Değerlerine Adayanların Destanıdır.
15 Temmuz; Milletin İradesi Karşısında Korkakça Kaçıp Başkalarının Kucağına Sığınanlara Karşı Ölüme Meydan Okuyanların Destanıdır.
15 Temmuz; Ülkesine ve İnsanına Utanmazca İhanet Edenlere Karşı Vatanını ve Milletini Canından Aziz Bilenlerin Destanıdır.
15 Temmuz; Yabancı Güçlerin Himayesi Altında yetiştiği topraklara ve Milletine Komplo Kurmakla Meşgul Bir Zebuna Karşı, Milletinin İradesini Yegâne Dayanak Bilerek Zalimlere Karşı Dimdik Duran Bir Liderin Destanıdır.
15 Temmuz ülkemizde demokrasiyi ortadan kaldırmak isteyenlere karşı Milli İradeyi hâkim kılmak için eşsiz bir kıyama duranların destanıdır.
Bu Aziz Millet, vatanına, iradesine ve demokrasisine hayâsızca saldıranları asla affetmeyecektir. Milletimize bu ihaneti yaşatanlara devletimiz gerekli cezayı vermiştir ve vermeye devam edecektir. Melun Darbe girişimini gerçekleştirenler, onlara destek olanlar, FETÖ terör örgütüne kulluk edenler bugün adaletin önünde hesap vermektedirler. Millete ihanetin hesabı sonuna kadar sorulacak, hesaptan kaçanlar da nereye giderlerse gitsinler er geç adaletin önüne çıkarılacaklardır. Bizi sırtımızdan hançerleyerek diz çöktürmek isteyen bu hainler, Türk Milleti’nin vicdanında ebediyen mahkûm olmuşlardır. Hayatlarının sonuna kadar bu zillet onların peşini bırakmayacaktır.
15 Temmuz’da, hayatlarını bu Millete siper ederek Demokrasi Destanı’nı yazan Aziz Şehitlerimize olan borcumuzu asla ödeyemeyiz. Şehitlerimize ve gazilerimize minnet ve vefa borcumuz vardır. Bu borcu ifa etmek için üzerimize düşen vazifeler olduğunu asla unutmayacağız. 15 Temmuz Diriliş Ruhunu Benliğimizde ve Kalbimizde Daima Yaşatacağız. Ülkemizi ve Milletimizi hiçbir menfaat gözetmeksizin, pazarlıksız ve içten seveceğiz.
Vatan, Millet, Bayrak, Din, Ezan, Namus, İzzet ve Şerefimiz tehlikeye düştüğünde hiç çekinmeden canımızı vermeye hazır olacağız. Zillet altında yaşamaktansa şerefli bir ölümü tercih edeceğiz. Türkiye’nin ve Türk Milletinin yücelmesi için çok çalışacağız. Atalarımızın ve şehitlerimizin bizlere miras bıraktığı emanetleri değerini çok iyi bileceğiz.
Ülkesini ve milletini kendi nefsinden çok seven, Türkiye’nin büyüklüğüne ve geleceğine inanan, Milletimizin bekasını sağlayan mukaddes değerlerin manasını kalbinin en ücra köşesinde hisseden, sahip olduğu bu değerleri hiç korkmadan her ortamda cesaretle haykırabilen, bu değerler uğrunda mücadele gerektiğinde ve “Kim var! Denildiğinde, sağına ve soluna bakmadan, ben varım!” diyebilme şuuruna sahip nesiller yetiştireceğiz.
Yüce Rabbimizden duamız şudur ki; bu Aziz millete, 15 Temmuz gibi ihanetleri bir daha yaşatmasın, FETÖ ve diğer terör örgütlerinin şerrinden bizleri emin eylesin, ülkemize ve milletimize tuzak kurmaya kalkanlara fırsat vermesin, bizleri kardeşçe yaşama şuuruna sahip olanlardan eylesin, kalplerimizi şehadet ve gaza ruhundan mahrum bırakmasın, bu güzel topraklarda yaşamamızı kıyamete kadar baki kılsın.
15 Temmuz 2016’da en değerli varlıklarını vatan ve millet uğrunda Cenab-ı Hakka teslim ederek şehadete yürüyen cesaret abidesi şehitlerimize, varlıklarını korkusuzca ortaya atan gazilerimize ve tüm kahramanlara selam olsun.
Milletimizin yeniden dirilişinin dördüncü yıldönümü Milletimize kutlu olsun.
-
Başkan Taşkın’dan Ezel Bebek İçin Anlamlı Destek
-
Hanımefendi Selda Yavuz Şehit Ailesi Ziyaretlerine Devam Ediyor
-
Vali Seddar Yavuz, I. Kayısı Paneline Katıldı
-
YEŞİLYURT BELEDİYESİ, ÖDÜLLÜ ‘ATIK MALZEME PROJE TASARIM YARIŞMASI’ DÜZENLİYOR
-
Fermuar Sistemi ile Yaşama Yol Ver! Kampanyası Başlıyor
-
“AKÇADAĞ’DA Kİ ÇALIŞMALARI TAKİP EDİYOR, SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ”