Hepimiz Malatya’nın Delisiyiz!
(Kar yağardı ,sokak lambasının altında durur ,kafamızı göğe diker iri taneli karların seyrine dalardık…Kurgu montaj yoktu göğe doğru yükseliyor hissiyle ayaklarımız yerden kesilirdi.Çocuktuk işte hafiftik ne dünya yükü ne günah vardı ,ayağımız yerden kesilirdi…
Kızak kayardık yokuş başlarından uçsuz bucaksız mutluluklara.Üşümezdik hiç üstümüz cımcılık olurdu. Hepimiz mutluyduk nedense evde yiyeceğimiz köteği bile bile…Kar yağardı biz mutlu olurduk ,sobanın başında ıslak çorabı kuruturken göğerirdi, ayağımız hiç üşümezdi çorap üşürdü…
Kar sesi vardı zile garalastiğimizin altında hart hurt değilde bir türkü keyfinde ,iz bırakırdık karlara ,kar erirdi iz giderdi oysa iz geçmişe bırakılırmış.Ne erir ne kaybolur hep takip edermiş çocukluğun izleri)
Aylar sonra kar yağmişti Malatya’ya vakit geçti ama kar heyecanı işte çocukluk ruhu ile oynayip sevinçle karda zaman geçirmiştik tüm şehir, kar yağiyor sanmişiz oysa yağan hüzün , ayrilik, gurbet, aci, çaresizlik, özlem,telaş, ölüm bilmem daha neler neler imiş…kefenlenirken bembeyaz şehir biz gelinlik sanmişiz…Gülüp oynamişiz son defa düğün sanip diri diri kefen giyerken, ben yazı ile anlatmaya çalışırken bir sehrin selâsını okumuşum farketmeden, gömelim yaşadiklarimizi bir de yaşayamadiklarimizi…Gömelim ki toprak olalim molozlar çok ağir ve soğuk be…Anilar da üşür üsütmeyelim…Sabredelim yeşerecegiz yine çiçek açacağiz bir gün ,bir igdenin kokusunda ,bir kaysi çiçeğinin özünde ,bir Nevruz’un renginde , Beydağinin serinliğinde, çocukluğunun düşüp kanadıgı taşta ve nihayet terki diyar ederken şehrimizi, hüzünlü sürgünün üstüne atılan toprağında tepeden tırnağa yine Şehri MALATYA olacağız.Yaramız derin yaşadıklarımız şimdilik yaramızda kalsın…
Ve geçen hafta deprem öncesi gece gibi kar yağdı,çocukluğumu kaybettim elinden tutamıyorum bir kar topu yapamıyorum.Sanki kar yağınca yoğun o felâketin öncesiymiş gibi hissediyorum.Sadece evimizi mahallemizi geride bırakmadık, çocuksu ruhum da o gece beni terketti.Eskiye dair beğenilen yazılar yazardım kalemi elime alınca çocuk gibi değil artık eke adamlar gibi ciddi oluyorum.Memleket meselesi sosyal konular konuşuyorum yazıyorum.Oysa benim yaşım 40 ama kar yağınca hep Kuluncak’ta kış masalları yaşadığımız ,kızak kaydığımız ,sobanın başında ıslanan cocuklugumu bir sohum çökelik dürümünün lezzetinde kuruttuğum günleri anlatıyordum.Artik çökelik dürümü boğazımda, çocukluğum enkaz altında kaldı.Çocuklugum çıkınca hayatımdan Malatya’da ben de altında kaldık orta hasarlı bina gibi ne yıkıldık ne de oturabildik.Arada kaldık arafta kaldık yaralandık kabuk baglayamadık her gün kanadık ve kanıyoruz.Bir gün değil her gün ölüyoruz.Çocukken gezip tozdugumuz düştüğümüz taşlarında kanımızın olduğu bizim semtleri taniyamıyoruz.Eskiden semt bizim ev kiraydı artık semtler de bizim değil…Musallâ taşında çocukluğumuz terkedilişin feryadı duyuluyor.Ölenle ölünmüyor ama ne var ne yoksa geçmişe ait hepsi gömülüyor.
Gittik hemi…
Her gidişte ayrı bir güçlük çeker özün bırakıp giderken ,ama bu gidiş başka,geride bıraktıkların ve de yaşadıkların, çocukluğun, sokağın, düştüğün taşın ,evin yuvan mahallen,ait olduğun her şey seni hep yılgın çubuğu gibi çırpar.Savurur küllerini geçmişin mermi gibi etini parçalar,toprağa koydukların hele seni ,sersem ayağın mayına bastığı gibi parçalar ufalar toz eder.Daralir yüreğin o güzel hayatın yerini kalbine saplanmış hançer acısi alır.Gidersin sözde ama giden bedendir giden tekerdir sen gidemezsin kalbindeki hançer ile nereye kadar gideceksin…Mıh gibi kalırsın aklın ile duygun ile ayakkabin gider sen gidemezsin fazla ayak diretme kalsin ruhun varsa bir atım çocukluğun…Yur paklar bir atımda olsa hele kirpiklerin bir damla yaş versin…Bir damla akıt çocukluğuna güvert filizlendir ,bak yol uzun ömür kısa sen seni yaşat gittiğin her yerde…Bir yanımız yok artık, terki diyar eden dostlar, evsiz barksız kalan canlar, çaresiz, fikirsiz, ezik ve korkak düşünceler, Fuzûli gibi yaralı teze camii gibi kırık dökük, çarşı gibi göçük, Bostanbaşı gibi yaşayan ölüyüz… Biz bu şehri çok sevmişiz yoğun duygular yaşıyoruz, yıkılan yerleri gördükçe hep içerliyoruz öykeleniyoruz.Gittigimiz yerde de duramıyoruz ara ara kızıyoruz ama hep sevmekten…Bunca gâmı bunca derdi sevdamızdan çekiyoruz sabrediyoruz.Nâralar atmak istiyorum artık Mustafa dayı gibi çarşıda,rast gele kaldırımlara yoğun kalabalıkların arasında uzanmak istiyorum.Onun uzanacak kaldırımları bağırınca dönüp bakacak insanları, çayı çorbası cıgarası ona göre yaşayan bir MALATYASI vardı.Bir delinin hayatına çunarken fark ediyorum ki HEPİMİZ MALATYA’NIN DELİSİYİZ…
BENZER HABERLER
-
Salih Karademir “Mücbir Sebep ve Vergi Erteleme Şart”
-
Vali Seddar Yavuz Başkanlığında I.OSB Olağan Yönetim Kurulu Toplantısı Gerçekleştirildi
-
Malatya Büyükşehir Belediyesi Meslek Edinme Kurslarına Katılan Kursiyerler; “DEPREMİN ACISINI KURSLARA KATILARAK UNUTUYORUZ”
-
Elazığ’da meydana gelen deprem Malatya da hissedildi
-
Malatya’dan Afyonkarahisar’a Gönül Köprüsü
-
Vali Seddar Yavuz Malatya Havalimanı Yeni Terminal Binasında İncelemelerde Bulundu
YORUM BIRAK
YORUMLAR
Hiç yorum yapılmamış.