Malatya’da Sınıfta Kalanlar…
Tarihi dokunun ne anlamana geldiğini insanımıza anlatmayı başarabilsek büyük bir iş yapmış oluruz. Malatya’yı resmiyette çeşitli makam ve mevkilerde temsil edenler yeri geldiğinde, şehrin tarihini dile getirmede mangalda kül bırakmazlar. Ama mesele konuştuklarına sahip çıkmaya geldiğinde durum farklılaşıyor.
Malatya’nın geçmişi üzerinde pirim yapmak, süslü cümlelerle vatandaşı etkilemek kolay. Mesele tarihe sahip çıkmada, mesele geçmişi korumada…
Halk tarafından ‘Teze Cami’ olarak bilinen Yeni Cami’de yaşananları nasıl değerlendirmek gerekir? Restorasyon işi ciddi bir iş. Ele alıp yeniden hayata kazandırmak istediğiniz eser ‘tarihi eser’ olma özelliğine sahip. Bu işte aslına uygunluk esastır. Yoksa yaptığınız restorasyonun bir anlamı olmaz. Aslına uygun yapmayacaksanız restorasyona da gerek yok.
Yeni Cami, yaşamakta olan herkesin hatıralarında yer edinen bir eser. Zaten şehir merkezinde çok fazla tarihi eser yok. Çünkü şehir bugünkü yerine XIX. asrın ortalarına doğru taşınmış. İlin tarihi daha ziyade ‘Eskimalatya’da…
Eskide insanlar yılbaşı, özel gün ve bayramlarda uzaktaki yakınlarına tebrik kartları gönderirdi. Bir nevi günümüzün sosyal medya postları gibi… Şehirde askerlik yapan yabancılar da memleketteki sevenleriyle ayın kartlarla hasret giderirdi. Tebrik kartlarında şehrin sembolü eser ve görüntülerin yer aldığı fotoğraflar bulunurdu. Malatya’yı anlatan tebrik kartlarının büyük bölümünde ana figür Yeni Cami idi. Şehrin tarih ve kültüründe bu kadar yer edinmiş bir eserin çevre düzenlemesinde yapılan hatayı gerçekten anlamak mümkün değil.
Hadi, ‘çevre düzenlemesini yapanlar Malatya’nın geçmişin bilmiyor, Yeni Cami’nin eski halini görmemişlerdi. ‘ diyelim. Peki, bu şehri yöneten veya temsil edenler de mi bilmiyordu. Gelip geçerken, camide incelemelerde bulunurken etrafına yapılan hilkat garibesi perdelemeyi görmediler mi?
Yeni Malatya’nın alametifarikası Yeni Cami’dir. Yeni Cami’ni hafızalara kazınan görüntüsünde musluksuz çeşmelerinde gürül gürül akan su önemli yer tutar. Ben yakın zamana kadar Malatya’yı gezdirdiğim misafirlerime, ‘şehrimiz su medeniyetinin zirve yaptığı kenttir. Suyumuz boldur. Birçok camide sular musluksuz akar. ‘ diye anlatırdım.
Halk camisine sahip çıktı da, yapılmakta olan yanlış görüldü. Umarım o çirkin görüntülü perdelemeden bir an önce kurtarılır güzel camimiz. Malatya halkı, örnek bir tutum sergileyerek tarihi mirasına sahip çıkarken, şehrin yöneticileri sınıfta kaldı. İşin özeti bu…
Gelelim Eskimalatya’ya… Namı diğer Aşağı Şehir’e…
Bilgi, görgü, tecrübe ve tüm birikimlerimi zorlayarak düşünüyorum da Eskimalatya’da yapılanlara bir anlam veremiyorum. Daha doğrusu yapılamayanlara… Veya yapılmayanlara.
Kendini gizleyen bir Eskimalatya düşmanı var da biz mi onu bilmiyoruz. Eskimalatya bilinen haliyle yaklaşık 2 bin yıllık şehir. İnsanlar buraya milat ile birlikte gelip yerleşmişler. Her ne kadar resmi tarihte böyle geçiyorsa da ben aynı kanaatte değilim. Sanki insanlar şehrin en eski merkezi olarak kabul edilen Aslantepe’den bir anda göç edip yerleşmişler ve sonra burası şehir olmuş… Doğrusunun bu olmadığına eminim. Ben Eskimalatya’nın milattan önce de bir yerleşim birimi olarak mevut olduğuna inanıyorum. Tıpkı Eskimalatya ile Yeni Malatya’ya geçiş gibi bir sürecin burada da yaşanmış olduğunu düşünüyorum. Tabii ki bu iş araştırmacıların, tarihçileri işi…
Miralay Şah Ali Cami’nin başına gelenleri hep birlikte yaşadık gördük. Kim hangi mantıkla bu 400 yıllık eseri yok etmeye çalıştı? Amacı neydi? ‘Yerini satıp ranta kurban edecekler’ desem, bunun mümkün olmayacağını herkes bilir. Benim çocukluğum-gençliğim o caminin civarında geçti. Son bir asırda burada kalem oynatanlar doğru bir planlama yapmadılar, onu biliyoruz. Caminin meydanın ortasında kaldığının da farkındayız. Ancak gerekçe ne olursa olsun tarihi 400 yıl öncesine giden bir cami yıkılamaz. Meydanı kaldırırsınız, etrafında sonradan inşa edilen yapıları yıkarsınız ama oraya dokunamazsınız. Son dönemde bu tür eserleri uygun bir yere, olduğu gibi taşıyabiliyorlar. Teknoloji gelişti, imkân mevcut. Hasankeyf’te bunu gördük. Keza Konya’da dört eserin bu şekilde daha uygun bir yere taşınması planlandı. Şimdi iki yıldan bu tarafa bu cami öyle mezbelelik halde bekliyor. Valiler gelip geçici, işte bakınız bugün açıklandı, valimiz başka bir şehre atandı, başka bir şehrin valisi de Malatya’ya… Peki, halkın oyları ile seçilmiş ilçenin belediye başkanına ne demeli? Neden dönemin belediye başkanı bugünün Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın yolundan gitmiyor. Gürkan, yıkık-dökük kervansarayı restore etmekle kalmadı, kültür hayatımıza da kazandırdı.
Osman başkana son bir defa hatırlatmakta fayda var. “Şehirler kökleri ile yaşarlar. Geçmişi olmayan bir şehir, köksüz bir ağaca benzer. Kökleri kuruyan bir ağacın dalları da yaprakları da kurur. En az 2 bin yıllık bir tarihe sahip şehrin ne görüntüsü bu olmalı ne de vizyonu… İlçenin diğer noktalarına ne yaparsanız yapın bir şey demem. Villa, park, cadde, sokak… Ama lütfen tarihi dokuyu esas alan yeni bir planlama ile Eskimalatya’yı tarihindeki o eski görkemli görüntüsüne kavuşturmak için çaba sarf edin. Bakınız, halk geçmişine sahip çıkıyor. Eskimalatyalıların da ecdat yadigârı eserlerine sahip çıkacağından kuşkum yok. “
-
Kanalboyu’nda Geçici Çarşıya Kalıcı Çözümler
-
Vali Seddar Yavuz İkizce TOKİ’ de İncelemelerde Bulundu
-
Mücbir sebepte son 9 gün
-
MESOB Başkanı Şevket Keskin’den Doğanşehir ziyareti
-
MALATYA KENT KONSEYİ “DİJİTAL FOTOĞRAFÇILIK” YENİ DÖNEM EĞİTİMLERİ DEVAM EDİYOR
-
Elif Sevinç Mertöz Ortaokulu Temel Atma Töreni Gerçekleştirildi