-5° Açık
Gündem - 26/09/2020 00:15 A A



BİRİ EĞİTİM Mİ DEDİ

 

Dünyayı esir alan covid salgını ile birlikte dünya üzerinde yaşam şekilleri, alışkanlıklar, davranışlar değişiyor. Yeni bir dünya düzeni, el birliği ile inşa ediliyor.
Ezberlerin bozulduğu, reflekslerin kaybolduğu bu yeni düzende yaşam alanındaki birçok şey deneme yanılma yolu ile doğruya ulaştırılmaya çalışılıyor. Öyle ki bu olağanüstü duruma birçok insan ayak uydurmaya ve destek olmaya çalışırken diğer birçok insan ise normal yaşamda da olduğu gibi ya kurala uymuyor ya da var olan kuralı bozma eğiliminde hareket ediyor. Salgının bugünkü en kadim dostları ise bu tür insanlar oluyor.
Pandemi sürecinin uzaması dikkatleri ve hassasiyetleri azalttı. Pandeminin ilk döneminde hasta olan kişi, ismini bile çevresinden saklayıp kendini tam anlamıyla izole ederken bugün sosyal medyada ifşa etmekten ve ulu orta gezmekten geri durmuyor. Hastayı evine kadar bırakan, günlük ihtiyaçlarını karşılayan ve gelişimini takip eden kurumsal yapı neredeyse kayboldu bile…
Pandemi ve yarattığı etkiler Giresun’daki sel gibi ne varsa önüne katıp götürüyor. Geçtiği her yeri yıkıyor ve arkada derin izler bırakıyor. Pandemi, bugün sağlıkta, dünya ekonomisinde, ekosistemde, günlük yaşamda telafisi zor yaralar açıyor ve açmaya da devam edecek gibi duruyor. Hal böyle iken pandemi ile birlikte yaşamı ivedi olarak düzenlemek ve keskin kurullarla bir şablon üzerine oturtmak gerekmektedir.
Neredeyse tüm sektörler bir yük treninin vagonları gibi birbirini takip edercesine art arda iflas sinyallerini vermeye başladı. Yanlış politikalar, yanlış kararlar ve pandeminin uzaması bu süreci biraz daha hızlandırmış gözükse de esas etkisi kış aylarında kendini gösterecek gibi duruyor.
Esnafın pandemi sürecinde kullandığı krediler, vergi borçları düzelmeyen işlerle birlikte her geçen artan giderler kar topu gibi büyüyerek bir çığ gibi işletmelerin üzerine düşmek üzere.
Bugün bazı sektörler birbirleri ile ilişikli durumda iken hele bir sektör var ki neredeyse tüm sektörler ile bağlantılı tabiri caizse iç içe… 18 milyon kişinin fiili üyesi olduğu 2 milyonu aşkın insanın çalıştığı ve 81 milyon insanı direkt ilgilendiren sektör; Eğitim Sektörü…
Birçok sektör için tedbir alabilir önemseyebilirsiniz ama eğitim sektörünü yok sayamaz ya da diğer sektörlerin gerisinde düşünemezsiniz. Bugün eğitimdeki kayıplarımızın tam da sebebi işte bu yaklaşımdır. Peki ne yapacağız? Birilerini suçlayarak günah keçisi mi ilan edeceğiz yoksa şapkamızı önümüze koyup birlikte neler yapabileceğimizi mi konuşacağız? Önceden yaşanılmamış bir sürecin hataları ve yanlış kararları elbette olacaktır. Lakin bundan sonra daha dikkatli davranmak bazı ortak adımları birlikte atmak gerekiyor.
Bugün fabrikalar, ticarethaneler ekonomik çarkın önemli bir parçası ise eğitim sektörü de bu ülkenin geleceğinin en önemli çarkıdır. Bugün sahillerdeki turizm durduğunda ülke ekonomisi durmuyor ama eğitim durduğunda, servisçiler, taksiciler, petrolcüler, kiralık konutlar, lokantalar, yemek fabrikaları, kafeteryalar, tekstilciler, yurtlar, özel okullar, yayınevleri, kitap ve kırtasiye mağazaları…kısacası her yer duruyor.
Eğitimde geride kalan zamanın telafisini yapmakta zorlandığımız bu süreçte hiçbir alternatif yüz yüze eğitimin yerini alacak gibi durmuyor. Televizyon kanalı, internet videoları, digital eğitim süreçleri…hiçbiri yaraya merhem olmuyor. Öğretmen, öğrencisi ile göz göze gelmeli; öğrencisinin gözünden yüreğine sirayet etmeli, davranış ve çalışmalarını kontrol edebilmelidir. Digital çözümler ana eğitim yerine tamamlayıcı eğitim olarak masada hazır bulundurulmalıdır.

Bulunduğumuz şu koşullarda eğitimin bu şartlar dahilinde devam ettirilmesi mümkün gözükmemektedir. Vaka sayıları velileri, öğretmenleri, öğrencileri tedirgin etmekte, aileler çocukları için neyin doğru olacağını kestirememektedir. Ailelerin bir kısmı, eğitimde 1 yılı yok sayarak çocuğunu okula göndermemeyi düşünürken bir kısım aileler ise zor şartlar dahilinde bile eğitimin telafisi olmayacağı düşüncesiyle kontrollü bir şeklide çocuğunu eğitimin içinde tutmaya çalışmaktadır.
Tüm bu seslere kulak vererek eğitime 1 ay ara verilmeli, yükselen vaka sayıları en katı izole yaşam tedbirleri ile makul seviyelere çekilmelidir. Eğitimde sürekliliğin esas olduğunu unutmayarak her sınıf düzeyinde haftanın belli günlerinde belli sınıflarla eğitime yüz yüze kesintisiz bir şekilde devam edilmelidir. Eğitimdeki var olacak olan vakaları kar tatili gibi düşünüp vaka olan sınıfı online eğitime alırken diğer sınıflar yüz yüze eğitime devam ettirilmelidir.
Ülke geneli eğitime ortak bir başlangıç ve bitiş tarihi düşünülmemelidir. Eğitimde akademik eğitime yoğunlaşırken çocuklarımızın, öğretmenlerimizin, ailelerimizin akıl ve ruh sağlıklarını göz ardı etmeden kültürel gelişimlerine destek olunmalıdır. Online süreçte tüm mekanları devre dışı bırakan bu uygulama ile tiyatronun, Türk ve dünya edebiyatının seçkin insanlarını eğitimin içinde bulunan tüm unsurlarla yıl içerisine planlanmış bir şekilde bir araya gelmesine özen gösterilmeli; sağlıklı yaşam eğitimleri ve aktiviteleri de eğitimin içerisine dahil edilmelidir.
Etkin ve yetkin bir Milli Eğitim Bakanı ve ekibinin olduğu bu dönemde bu işin çok da zor olmayacağı aşikardır. Başarı için tek şart ise Türkiye’nin gündeminde eğitimi birinci sıraya taşımak olacaktır.

Mesut ÖZDEMİR

Gündem - 00:15 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.