Tohma Gibi Dingin Lâlek Depesi Gibi Engindiler!
Gapının önünde oturuyordum henüz 7-8 yaşındaydım, garınçaların nizami akışını takip edip taşıdıkları iri yükü nasıl çekiyorlar seyre dalmıştim.Gapının önünde bir motur durdu.Naylonunda 10-15 civarı ehtiyar orta yaş emmi dayı oturmuş muhabbet ediyorlardı.Mesetgayanin süvüğünde bir curcuna bir bağırış biri Bekiiir emmiyi biri Yussup emmiyi çağırıyordu.Bana içlerinden biri yivenim baban nerde dedi.Dedim bibimgilde acans diniyo zaar ,çabuk çağır dediler.Gopa gopa vardım essahta nda raduyonun cızırtılı sesinde pür dikkat gulah vermişti.Baba baba ıı şii seni bir naylon dayı çağırıyor dedim.Anlamamiş olacak ki gafa salladı sen ne diyin dercesine,dedim garnarmuttan Yaabduran emmide var diyince yekindi gahtı.Vardih damın başına selam verdi naylondan bir uğultu yükseldi.Dediler de haydı Hoca ,koyderesinden Yussupemmi hatim için davet vermiş gayacikpuvarinda agilda agirlayacakmış.Babam hazırlandı bende düştüm peşine normalde hec uşah yoktu.Emme ben naylonun ardından gopunca durdurup benide aldılar sahı traktör römorku dealde tiyaraya binmisim.Birden ilgi odağı ben oldum.
Dikilidaş vadisinin göğü kesen dar yamaçlarına bakarak giderken römorkta yol arkadaşlarımın sevecen bakışlarında bir masalin içinde gün gelip ne kadar nasipli olduğumu idrak edecektim.Marahli gözlerle tangir tıngır sallanan römorkta bir kamera gibi kayittayken tarih gibi adamların ecdadın yol arkadaşlığının serefini izzetini tasiyacaktim.Köyderesinin içine vardığımizda uşah devsek moturun ardına düştüler,goyunlar gelmiş herkeste bir hareketlilik vardı.Damin suvuklerinde marahlı gözler bizi suzerken sahı bir tören aracı gibi romorktan ve köyden selamlasmalar hal hatır etmeler yükseliyordu.Ortapinar yoluna girip tozun toprağın içinde eğimi yüksek arazide bulutların üstüne doğru tırmanışa geçmiştik.Ve ben bir ruh arınması yaşatacak bu hikayenin külünü böön savurup bir tohac ile vura vura yihayacaktim.
Niyse geldik ağılın önünde durduk abo yolculuk yormuş zaten çoğu yaşlı olan emmi dayılar zorunan römorktan indiler.Goyun yaylimdan gelmiş havşede gevişe durmuslardı.İki iri gangal iti seârdip havladilar.Yussupdayi gözlerinde ve yüzünde samimi bir eda ile dostlarını sarılarak garşiladi.Genis bir odaya buyur edildi herkes,hoş sohbet meclisi Yaabduran emminin dâvudî sadasinda pür dikkat kesilirken Hacı Hüseyin dayının Âsk ile tevhid getirmesi dikkatimi celbetmisti.İlahiler Hû lara karışırken ortamın samimiyetinden kerpiç damın mertekleri dahi nasipliydi.Muhabbetleri Allah içindi, birbirlerini Allah için severlerdi.Birer denge idiler her aile için ,bir kaçı hariç hepsi terki diyar ettiler.Orf töre ahlak birer kitaptilar ,bugün bu kitabın okunması gerekir tozlu raftan inmesi gerekir.Her ailenin çınarı vardı yıkılan yapımıza direk olurlardı,koyma elin pâelerinde kendini dön yüzünü geçmişine daha sıkı sarıl hikayene…Bugün iftarda dahi iki aile bir araya gelemezken onları bu kadar bir arada tutabilen samimiyetin yüreği neden bizi terketti.Cunku BEN demediler BİZ dediler.Had bildiler had bildirmediler,hürmet ettiler hürmet gördüler,az dünya konuşup mal mülk konusmadilar,kalp belki kırdılar ama gönül yikmadilar.Sofraya oturunca ve de kalkınca nimete olan hurmetleri,son lokmayı birbirine ikram etmeleri ve sonsuz şükürleri her ayrıntıda farklı bir davranış örnekleri sergilemeleri birer dersti.Ve kaybettik…Onlar er ya da geç Allah’a firar edeceklerdi ama biz kaybettik.Bu ecdadın bugünkü soyları selamı dahi baba dede dostlarına vermezken kaybettik…Onlar Hz Muhammed ismi geçince dipçik gibi olur salavatlar semaya çıkardı,Onun sünnetine tabii olan tatbik eden eksikleri olsa dahi SAMİMİYETİ ilmek ilmek hayatina işlemiş zatlardı.Ben onların bana verdiği muhabbeti haketmedim edemedim ve kendi nefsimi daragacina çektim baktım son arzusu dahi dünya idi.Kararan kalplerimizi abbaakirtik gibi eyle Ya Rabbi!
Na’atını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
Gel, Ey Muhammed, bahardır.
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır!..
Hacdan döner gibi gel;
Mi’rac’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
Bulutlar kanad, rüzgâr kanad;
Hızır kanad, Cibril kanad,
Nisan kanad, bahar kanad;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad..
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşi sustuysa
Ezanlarını Dâvûd okusun
Konsun, yine, pervazlara
Güvercinler;
“Hû hû”lara karışsın
Âminler..
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha’lar, Yâsin’ler!(Arif Nihat Asya)
-
Başkan Er; “MALATYA’YA 6 AYDA 15 MİLYAR TÜRK LİRASI YATIRIM YAPTIK”
-
YEŞİLYURT BELEDİYESİ ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLADI
-
Tarihin İzleri Poyraz Konağında Canlanıyor
-
“Güvenli Ellerle Bilinçli Ebeveynlik” Projesi
-
PROF. DR. MEHMET ÖZGER İLE “HAYATA ŞİİRLE BAKMAK” SÖYLEŞİSİ MALATYA’DA GERÇEKLEŞTİ
-
‘İÇLİ KÖFTE’ YEMEK YARIŞMASININ HAZIRLIKLARI TAMAMLANDI, 93 KİŞİ KAYIT YAPTIRDI