Asbest ve Deprem…
İlk bakışta, bu iki kavramı birleştirmek biraz garip gelebilir, ancak geniş bir bakış açısıyla düşündüğümüzde, aslında bu ikisi arasında ilginç bir bağlantı var. Her ikisi de, doğrudan veya dolaylı bir şekilde, insan sağlığı ve güvenliği üzerinde ciddi etkileri olan doğa olayları ve maddeleri.
Asbest, 20. yüzyılın başlarından itibaren geniş çapta kullanılan, ancak sonraki yıllarda özellikle solunum yolları rahatsızlıkları ve kanser gibi sağlık sorunlarına yol açtığı anlaşılan bir mineral. Asbest, doğal bir malzeme olmasına rağmen, insan vücudu için zararlıdır. İşin ilginç yanı, asbestin, özellikle ısı yalıtımı, ses yalıtımı ve yangına dayanıklılık gibi özelliklerinden dolayı inşaat sektöründe sıklıkla kullanılmasıydı. Hâlâ eski binalarda bu malzemenin izlerini bulabiliriz.
Deprem ise yeryüzünün hareket ettiği, yer kabuğunun içinde biriken enerjinin aniden boşalması sonucunda ortaya çıkan doğal bir fenomendir. Depremler, özellikle hazırlıksız ve altyapısı yetersiz toplumlar için ciddi bir tehdit oluşturur. Yıkıcı etkileri ve ani doğaları nedeniyle, depremlerin insanlar üzerindeki psikolojik etkisi de büyüktür.
Peki, asbest ve deprem arasında nasıl bir bağlantı kurabiliriz?
Bir deprem olduğunda, binaların yıkılması veya hasar görmesi sonucunda, eğer bina malzemeleri arasında asbest varsa, bu zararlı mineral hava yoluyla yayılabilir. Eski binalarda ve özellikle deprem bölgelerinde, bu durum ciddi bir halk sağlığı sorunu olabilir. Bir depremden sonra, asbestin potansiyel olarak yayıldığı alanlarda temizlik ve rehabilite etme çalışmaları önemlidir. Ancak, bu tür durumlar aynı zamanda, deprem riski olan bölgelerde yeni yapılar inşa ederken daha güvenli ve sağlıklı malzemelerin kullanılmasının önemini de vurgular.
Sonuç olarak, asbest ve deprem konuları bize, hem doğal fenomenlerin hem de insan yapımı malzemelerin insan hayatı üzerindeki potansiyel etkileri hakkında önemli dersler verir. Bu iki konu, yaşadığımız çevrenin ve kullandığımız malzemelerin ne kadar önemli olduğunu, ve sağlıklı ve güvenli bir toplum oluşturmak için bu unsurlara dikkat etmemiz gerektiğini hatırlatır. 50 bin civarındadır hasarlı ve yıkılması gereken binanın olduğu Malatya’da yukarı Beydağının eteğinden bakınca toz bulutun net bir şekilde görebilirsiniz
Ayrıca son zamanlar da vali beyin yayınladığı genelgeye istinaden yerinde ayrıştırma yasaklandı kimi yerlerde uyulur kimi yerlerde uyulmuyor
Birde yazmadan geçemeyeceğim
Yıkımlarda su kullanılması da gelen şartlar arasında ama denetimi sıklaştırsak yıkım esnasında ne kadar su kullanıldığı ve yetersiz olduğu net bir şekilde gözükür
Ve yeşil ve güzelim vazgeçemediğimiz Malatya her sokağında yıkımlar devam ediyor.
-
Cumhuriyet Kupası Futbol Turnuvası Heyecanlı ve Çekişmeli Maçlarla Sona Erdi
-
Yenilenebilir Enerjide Yeni Yarışma Dönemi
-
81 İlde okullara “Kızılay Kolu” geliyor!
-
Malatya Valiliği ve Özülke İnşaat Arasında Anaokulu Yapım Protokolü İmzalandı
-
10. MALATYA ANADOLU KİTAP VE KÜLTÜR FUARI’NA OKURLARIN İLGİSİ YOĞUN
-
Başkan Taşkın dan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Mesajı