14° Açık

BADIŞ ZIVLADI

Gündem - 30/06/2025 12:54 A A



BADIŞ ZIVLADI

Babamla akşamdan nohut sapını çıkarmak için Ortapınar yaylasında harman yerinde yatmıştık.Bir yel çıksa da ezilmiş nohut sapından badışdan nohutun danesini ayırsak diye iki gecedir harmanda yatıyorduk.Sabaha doğru çapaktan kirpiğin ayrılmadığı bir anda seslerin çoğaldığını duydum ve yüzüme saman tozlarının vurduğunu hissetti.O ayrılmayan kirpiğim sevinçten cin gibi oldu.Niye olmasın çocukluk işte ilk defa dağda yattık babamla yel bekledik nasıl olacak ne olacak ,nohut saptan nasıl ayrılacak,rüzgar nasıl esecek marahtan bir sürü cevabı alınmamış sorularım cevaplanacaktı.İyi bir sovuk vardı babamın gayım bir gabudu vardı o bile beni üşütmemisti.Zaten havam yerindeydi Kuluncak a inince akranlarıma epiyi hava atacaktım.Kendimi büyük bir payede sandım.
Neyse gopa gopa varınca babamın yanına yumuşlar başladı,sarat al bezi ser yaba dan uzak dur derken benim gözümde farklı bir dünya hayal alemi vardı.Babam sanki tahta yaba değil anamın bize yatarken anlattığı Hayberin fethinde ki Hz Ali nin Zülfikar kılıcını sallıyordu.Her sallayışta yere düşen saptan ayrışan nohutlar Zülfikarın önünde kıyılan düşman gibi can bedenden çıkıyordu.Bende bu fetihte kendimce var oluyor babamın emirlerini yumuşlarını bekliyordum.Ve nihayet babam da rüzgar da Zülfikarda yaba da yorulmuştu.Ama kale düşmüştü sap ile saman ceset ile ruh ayrılmıştı.Kimin ne olduğu ortaya çıkmış karışıklık çözülmüş rızık kalesi de Hayber de fetoholunmuştu.Çocukluk işte babamı mutlu görünce birde ona destek olup artık işe yaradığımı farkedince bana o gün bir özgüven gelmişti.Kendimi bir an hayat harmanında çocukluk badışından çıkarken buldum.Bilmeden harman yerinde havaslanırken babamın çalışmasına ,çocukluk kabuğunu sıyırıp hayatın tozunu talazini yutma evresine geçiyormuşum.
Sona Hurdalı Hasan dayım seslendi bize alt yandan gelin gayfelti edek diye ,babam hele sen var dedi bir yandan da bana yumuş buyuruyordu.Bezi bir bayrak gibi savurup içindeki sapları rüzgara verdim ,bez değil sanki Kaleye bayrak dikiyordum.Torbalari getirip üstüne bir daş koydum.Babam saratla eleyince bende bezin üstüne yığın ediyordum.Sanki ganimet almış gibi kaleden pay ediyorduk.Sonra torbalara timinna ile doldurduk neden gelişi güzel değilde teneke bir kab ile babam sayarak dolum yapıyordu anlayamadım.Beni de zaten ilgilendirmiyordu ama sonuçta artık 4. sınıfa gidecektim babam her çuvala 5 timinna nohut koydu sonra her torba 2,5 ölçek dedi.Ben zaten kerradı zorunan öğrenmiştim.5 timinna koyup 2.5 gırat diyordu ve ben bu kalenin fethinde matematik olarak yeniliyordum.Şimdi düşünüyorum da acaba cephede kazanıp masada kaybetmek bu olsa gerek latife bir yana çokta zorlamadım.Ben çocuğum olayın hayal dünyasındayım , çocukluktan çıkmanın eşiğindeyim bir yel vursa zaten hemen zıvlarım.Kıl harallar vardı üstünde yattigimiz iki tane onlari getir dedi babam vardım getirdim.Ammada ağırdı bana göre tabii haralıda samanın üstüne serdik babamın feri kalmamıştı.Bana şöyle bir tebessüm edip iyi kurtardık elhamdülillah diyince o gün farkında olmadan çocukluk badışından çıkan bana tüm fırtınalarda tüm sıkıntılarda ders nasihat olacak bir reçete yazmıştı.Babamla rızık savaşında ilk defa cephede mücadele etmenin çocukluk cibelmesiyle kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu.
Derken Güneş iyice yakmaya başladı,babamın alnından terler inci gibi parlıyordu.Samanın tozu bizi çorahtan yakmıştı sanki Dünyanın işi bitecek gibi hec durmadan yeldir yeldiyorduk oysa nohut çorağı da dünya çorağida aynıydı.Kim doymuş kim kanmış bu çorahtan içtikçe herkes iyice yanmış.Hayberi fetheden de nohut ile sapı ayıran da bu çorahtan hep yanmış.Bizim sınavımız helal kazanıp bir ikrarda yaşayıp,timinna ile alıp timinna ile vermekti emrolundugumuz gibi dosdoğru olabilmekti.Sabr gösterip çok emek vermekti.Sap ile samanı değil içindeki her bir daneyi de hayatı da israf etmemekti.Bize her olayda her anıda hep bir şeyler öğretti ecdadımız.Yasayarak öğrenen bir nesilden biz çektik onlar çekmesin diye diye bir nesilin bugün kahrını çekiyoruz.Hepsi bir değil fakat günümüzdeki gidişattan kimse memnun değil.Her şey para pul hiç değil olamaz da görüyoruz.Bu harman saratı duvara astık, timinnaye tekme vurduk ,yaba ile haralı zaten sürgün ettik,buz gibi pınarları leylon sişelere tercih ettik,bir çuval kalmıştı onuda başımıza geçirdik.Tıpkı devekuşu gibi o avci beni görmesin diye kafasını kuma soktu biz de artık görmemek için mi görünmemek için mi çuvala…
Bak yine ağzımızın tadını bozdum ne edeyim anlattım ya işte çocukluk badışından zıvladım eke eke laflar ediyorum.Bende hiç sevmiyorum ama bir sızıntı var ecik çatlak bulunca hemen akıyor.Yosaam lafta cümlede yarım kalmıştı Hurdalı Hasan Dayım gayfeltiye çağırmıştı.Babam üst yandan gitti bana da puvardan soğuk buz gibi su getir dedi.Su zaten soğuk buz gibi idi ama oradaki mesaj suyu doldurup çok zaman geçirmeden gel demekti.Neden çabuk gel demedi de soğuk buz gibi su getir dedi çünkü artık badıştan zıvlamıştım birdaha lafı direk soylemeyecekti.Bizim buralarda büyüyünce laf hep imalı dolaylı dillenirdi.Babamın çorahtan yanan damağına Dünyanın çorağına su da fayda etmezdi.Onu da Dünyayi da sadece samimiyet ferahlatabilirdi.O da fazlasıyla Hasan dayım la Hanım yengemde vardı.Babam iki maşrapa su içip ayağını eccik uzattı.Hasan Dayım ruhumu oksayan dinginliğiyle eferin sana diye bana ilgi gösterirken ,Hanım yengemin içten gurbanım gel şiyle sufranın başına deyip en iyi yeri eliyle gösterdiğinde daha iyi anlamıştım büyümüştüm.Ne ihtiyacımız olsa Hasan dayımla Hanifi dayımla çözdük evlerini evimiz gibi kullandık.Gonulleri doğuştan zaten bereketliydi herkes için şüphesiz amasız çatkapi samimi ocaklardı.O gün harman yerinde sap ile samanı ayırdık ,bugün sap saman çok ama tene yok ,tene ecdad imiş bet bereket onlar imiş ,mucade emek sabr samimiyet muhabbet erdemlerinde bir timinna de bin timinna bir imiş.Ecik soluhlan ve al timinnayi eline ölç, kac gırat derdin kaç gırat huzurun?

Gündem - 12:54 A A
BENZER HABERLER