GIŞ YARISI
Sobaya iyi bir meşe kütüğü atıp “vay soyha hemen geçiyo pır diyi “diyerek sobanın ortama faydası olmadığını ifade ediyordu.Biraz sonra topal güğüm sahı herslenmenin kendine olduğunu sanmış sohranmaya başlamıştı.Teneke sobanın ölü benzi gaybolmuş yanakları kızıllaşmışti.Pattesi suda ıslatıp topraktan ayıklayıp ,sobanın firinıni açtı attı cazir cuzur sesler eşliğinde elini yakarak kapağını kapattı.Bir atım çay atarak güğümün sohranmasina aldırış etmeden çayı demledi.Sona bana seslendi sufra beziynen iki ekmek getir dedi.Gışlik iki sitil yuha ekmek pisirmisti onlardan islayacahti gayfelti için.Abo girmayasin dökmeden ufalamadan getir dedi.Bilirdi girmadan getiremeyecegimi niydem adı üstünde yuha çıt kırılırdi.Eskiden bizde iyleydik yuha yürekli ,yuha düşünceli,yuha fikirli şimdi nerde amanın niyse gonuyu değiştirmeyek.Alemiyon tasta elini ıslatıp yuha ekmeklere damlatiyordu.Güğümün sohranmasi meşe kütüğünün teneke sobaya alafi pattesin yumurtanın fırından gohusu yuha ekmeğin yayla havası kokusu abooo deâme getsin yutkunup durdum.
Niyse artık garnim doydu yuzume renk geldi gapiyi açıp bir bahtım aneâ bir gar yağmış masal gibi olmuş.Uşah devşek buyukler damlarda gar küruyordu.İçim içime sığmadı gara girip geri çıkıyor cibeliyordum.Gayfeltiyi zaten sağlam yapmıştım kızak gayan çocukların yanına vardım iz yapıyorlardi ,iyice pist gozel ola hızlı gayak.Sona bahtım yandaki evin damında ahranlarim babalariyla gar kürüyor dışa yi çıhmış Mart danası gibi depiniylerdi.Bende çundum vardım oruya damın kurumesi bitmişti.Damlar yahın olurdu eskiden birbirine ,birbirini gözetirdi evler gider gelirler ,hep muhabbet ederlerdi.Yakin arayada aralih derlerdi.Garlarda orada birikir erir giderdi.Yi kürüldüğü için garla dolardı bizde üstüne atlardik,hirtlagimiza gader batardik.Cımcilik olur günde 2 defa üst değişirdik zaten 3.degisim olamazdı şartlar 2 de tıkanırdi.Gar çocuğuyduk doya doya yaşardık.Varir eccik moraran ayak uçlarını kurutur sobada isindikca uyuşur girmizi yanaklarımizdan duman çıkardı.Sobaya fazla yanasir muhakkak çorabı gogertirdik.Amanin gohuttuz ne yaktınız nidasi gelince dışa gacardih.Soğuğu yiyince geri gelirdik.Sobanin üstünde bir bahır gazan içi tarhana iyle undan deal goyun yogurdunda yarmadan güneşin alnında gah olmuş dağların mektubu tarhana…Eşgisi çok olanda içine bir pancar atılırdı dengesi sağlanırdı.Atsak hayatımıza bir pancar ellâem alır mı eşgisini ?Bir tas içer içimiz ısicah olurdu.Teze serilmiş asfalt gibi uzanirdik,güğümün sohranmasi ataşın citirtisinda anamın çorap ören ellerini seyrederken uyardih.
Bir ara uyhum hafifleyip sesleri duyanda bir gohu almıştı odayı insanın ahlini başindan alircasina…Mısır buğday nohut karışımında mısır baskın gohar hedik goymuş anam.Tuzlayip da yerdik dadina doymazdik.Zabanan pattik kömbe oglende tarhana hedik akşama ne vardı iyle yaa.En sevdiğim helbe o vakitler irdelirdik eşgili sulu kuftee… Abo anamda o işin elmini eyi bilirdi tam bir gış yemegiydi.Böön bu yemeği yapan hatunlarin çocukları maharniynan gışı garsiliyo.Uzaktik artık ırak olduk,koptuk koparıldık.
Hayat sahnesinde perde ne vakit kapanır takdiri ilahidir ama çocukluk oyunlarında bu perde son perdedir.Kapandi gitti ,o masum mutlu samimi ,her şeye rağmen umutlu sahnelere tanıklık etmemiş gibi…Oysa ki hiç kapanmazdi perde, dururdu şahitlik etmek ister gibi öylece…Dururdu ama oyuncular gelip gecerdi , açılıp kapanmazdi sahneler bitmesin dercesine…
Ahsap kanatlı pencerelerin camlari macunlu iken,kenardaki çakılı kepkep çivinin verdigi acıya merhem olmakmiş maksadı.Perdesi kefen…Yada camsiz pencerelerin naylonla kapatıldıği yoksulluğun icten yaması perdeler.Dedik ya perde kapandı oyun devam ediyor, ama sahnelerde ruh kalmadı.Gecmiyor geçemiyor oynanan oyunlar insanlara,hep sahte hep samimiyetsizce…Replikler hep geçmişe ait, sahneler gelip gidenlere ,bir ip ucu bulan arayan varsa işte size son perde bilemeyiz sizin kapanisiniz hangi sahne… Kornişsiz perdeler gördüm iki civi arasi ipe çekilmiş, sürgün gurbetciler gördüm köyüne perde çekmiş.Arada bir gizli gizli bakar,bir ışık hüzmesi gibi bir yurek sızısı gibi…Kapatmak istedikce bir taraf hep acik kalacaktır.Son sahne hep gözünde yuregine perde olacaktır.
Perdeleri çekin açın, yüreğin aktığı gozlerin aradığı geçmişten günümüze,pencerelerin önüne yıgdıgınız tüm güzellikleri, hatıraları bir ruzgar gibi estirirken yaşadığınız son sahnede…
-
“Yeşilyurt’u Çözüm Odaklı Belediyecilikle Ayağa Kaldıracağız”
-
Sadıkoğlu: “E-haciz uygulamaları depremin açtığı yarayı daha da büyütüyor”
-
Mehmet Emin Doğaner Güven Tazeledi
-
Battalgazi’de Badminton Heyecanı
-
MALATYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ EĞİTİM MERKEZLERİNDE SINAVA GİREN ÖĞRENCİLER ÖDÜLLÜ DENEME SINAVI İÇİN TER DÖKTÜ
-
Malatya’da eğitimlerini tamamlayan 244 hafız icazetlerini aldı